Moda

Edra

Edra hikayesi ile kendini sektöre lider olarak kabul ettirmiş bir markadır. Edra tasarım detaylarını kendi yolunu izleyerek, cesaretle, saygı ve profesyonellik ile işler. Şirket moda, trend  ve kaliteli üretimi sayesinde, köklü markalar ve uluslararası tasarım için bir referans noktası haline gelmiştir.

Edra, modern teknoloji ve sanatsal geleneğinin buluşma noktasıdır. Üretim,  yenilikçi teknolojiler hakkında yaratıcılığın, yeteneğin, sofistike el becerisisinin ve malzeme araştırma kombinasyonunun sonucudur. Dünya çapında birçok farklı ortamlarda, geleneksel ya da çağdaş evlerde, kamusal alanlarda ve müzelere adapte kanepeler ve mobilyalar üretiyorlar.

Hotel Chavanel

La Madeleine… Tarihi Paris yarımadasında, moda, lüks ve zarafet ile kuşatılmış kısa bir tatil hayali kuruyorsanız, çok doğru yerdesiniz. Konforun, lüksün ve tasarımın en güzel hallerini bulacağını bu butik otel size ayrıcalıklı bir Paris tecrübesi vaad ediyor.

Göz kamaştırıcı butik vitrinleri ve dükkanlar…

Bu şık, sağduyulu, zarif aile butik oteli, Fransız yaşam sanatının bir parçası. Kalabalık bir çevrede sakin ve rahatlatıcı bir sığınak burası adeta. Otelin sahibi ve aynı zamanda işletmecisi olan Sophie Charlet, burada geçirdiğiniz zamandan memnun kalmanız için tüm ekibi ile birlikte yoğun bir çaba sarf ediyor.

Kaliteli malzemelerin sofistike ve konforlu halleri. Sağduyulu ve kişiselleştirilmiş bir lüks. Gösterişli değil ama detayları dikkatlice ve iyi düşünülmüş.

Otantik Paris keşfine çıkarken sıcak, hoş, size özel ve çekici bir karşılama için ideal yerdesiniz. Şehrin merkezine yakın bir mesefede konumlanan otel, soğuk havalarda yapılacak keyifli şehir turları için çok uygun bir durak. %100 organik sağlıklı kahvaltısı, özel ürünlerin satıldığı hatıra mağazaları, kışın puslu havasında içinizi açacak sımsıcak atmosferi ile size keyifli bir konaklama tecrübesinin garantisi veriyoruz.

Anne Peyroux ve Emmanuèle Thisy, eski binaların restorasyonundaki isimlerini duyurmuş iki Paris’li mimar. Bu otelin projesinde de birlikte çalışmışlar ve tüm restorasyon ve iç mimari projelerini yürütmüşler.

Otelde 27 adet teknik donanımı ve iç dekorasyonlarıyla göze çarpan oda mevcut.Konfor ve tasarımda çıta oldukça yukarıda tutulmuş demek yanlış olmaz. Butik ve ayrıcalıklı bir şehir otelinde akla gelebilecek her türlü hizmet misafirlere sunulmuş.

Lunapark Retail & Product Design

Murat Tamgüç – Bertan Berk 

2014 Lunapark için nasıl geçti?

Bu sene Arçelik ve Beko’ya tasarım ajansı hizmeti vermeye başladık. Perakende satış noktalarındaki mekan konsept tasarımı; stand tasarımı ve iletişim çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Ayrıca TunaEv’in yeni mağaza konsept çalışmasıyla Anadolu ve Avrupa yakasındaki iki mağazasının yüzünü tasarlıyoruz.

Senelerdir proje bazlı çalıştığımız müşterilerimizden Tepe Home’un strateji ve marka konsept çalışmalarını, kurulma aşamasında stratejik planlama ile başlayarak marka danışmanlığını yaptığımız Chakra’nın tüm mağazalarının mimari konseptini, vitrin tasarımını, görsel düzenlemelerini ve fotoğraf çekimlerini gerçekleştirmeye devam ediyoruz.

4 yıl önce Turkish Very Much konseptiyle kurduğumuz Lunapark Shop 50 metrekarede 110 tasarımcının eserlerinin sergilendiği bir tasarım noktası olarak büyümeye devam ediyor. Lunapark Shop’un sadece Türkiye ile sınırlı kalmadan ‘Turkish very much’ konseptiyle dünyanın farklı ülkelerinde pop up store larla büyümeye devam etmesi bu sene üzerinde çalıştığımız bir proje.

2. Sektörel açıdan genel değerlendirmelerinizi paylaşır mısınız? 

Türkiye’de markalar için öncelik fiyat rekabeti ve kaliteyken bugün ilk sırayı stil ve tasarım aldı. Bu da marka algısının yönetilmesi esnasında daha özgün, cesur tasarımlar ve markalar yaratmak için uygun ortamı yarattı.

3. 2015 yılından tarzlar, moda, tasarım alanında beklentileriniz ve öngörüleriniz nelerdir?

FUTURİST

Trendler; baskı teknikleri ve modelleme programlarının, dolayısıyla teknolojinin sağladığı imkanlarla ilerliyor. Seramik, tekstil ve cam üzeri dijital baskılar öne çıkıyor. Mekanlara uygulanan grafik tasarımlar perde ve duvar kağıdında origamiyle şekilleniyor. Neon, siyah beyaz, gri tonlar, monokrom renkler ve kontrastlar ön planda.

DOĞAL

Şehir hayatının ortasında mümkün olan en doğal malzemeleri tercih ederek ilerliyor. Ahşabın işlenmemiş ham hali öne çıkıyor. Cam ve seramik doğadan çıktıkları formlarıyla aksesuara dönüşüyor. Pudra renkler, bej, pembe tercih ediliyor.

ETNİK

Vintage tutkunları bu sene etniğe dönüyor. Güney Amerikadan Uzak Doğuya kadar tüm coğrafyalardan desenler kullanılıyor.

Baharat  renkleri ve toprak tonlarının birleşimi kontrast yaratıyor. Lacivert-kiremit , sarı- mor ön planda.

dfot

 

 

Mamagreen çevre dostu üst düzey dış mekan mobilya ürünleri tasarlamakta ve üretmektedir. Mamagreen, konforu, işlevselliği ve stili harmanlayarak kaliteli ürünler üretmeye kendini adamıştır. Tasarlamış olduğu bütün mobilyalar ev ve otellerde kullanım için uygundur.

Tasarım sürecinin arkasındaki fikir çağdaş ama bohem bir dokunuşla modaya uygun bir ülke yaratmaktır. Bu benzersiz tasarım en kaliteli doğal ve endüstriyel malzemeler ile birleşerek mobilyalar için zevkli bir yaşam süresi sağlar.

Mamagreen, günümüzde Allux, Avalon, Baia, Bogard, Eden, Gemmy, MG INDUSTRIAL, Mono, Mudu, Natun, Oko, Quilt, Sally, Sparta, Stripe, Yuyup, Zix, Zudu, Accessories ve Bistro olmak üzere 20 koleksiyon serisiyle müşterilerine hizmet vermektedir.

Aradığınız mobilyayı bulamıyor musunuz? O zaman Mamagreen Custom Design tam size göre. Yapım başlangıcından montajına kadar uzman bir ekiple işi yürüten Mamagreen müşterilerinin özel istek ve gereksinimleri doğrultusunda ürünlerini tekrar dizayn etmekte ve onlara istedikleri mobilyalara kavuşma imkanı sağlayabilmektedir.

 

dergi_form_nisan

 

Tarihi Moda İskelesi

Moda burnunda 1916 – 1917 tarihleri arasında, Haydarpaşa iskelesi gibi dönemin ünlü yapıtlarında imzası bulunan ünlü mimar Vedat Tek tarafından inşaa edilmiştir.

Tarihi iskeleye orta yerinde sağa doğru bir dirsek yapan taş bir yoldan geçerek varılır. Yıllar boyunca İstanbul’da deniz yoluyla kitle taşımacılığında önemli bir görev üstlenen bu tarihi iskele, aynı zamanda belli bir dönemin sadece mimarlık sanatının değil; ekonomik kültürel panaromasının da sembollerinden biri haline dönüşmüştür günümüzde. İstanbul’da sembolleşmiş ender yapılardan biri olması özelliği ile de, modanın kültürel ve tarihi dokusunun en önemli parçası olarak kabul edilmektedir, bugün sırf semt sakinleri tarafından değil üstelik tüm İstanbullular tarafından. Zarif Kütahya çinileriyle süslü olan iskele, 1937 yılındaki çok şiddetli bir lodos fırtınasında ciddi hasar görünce, üst katı kaldırılmıştır.

2000 yılında TDİ ile Türkiye Deniz Ticaret Odası Başkanlığı’nın ortaklaşa çalışarak restore ettirdiği Tarihi Moda İskelesi, 1 Temmuz 2001 yılında Kabotaj Bayramı günü yeniden hizmete açılmıştır. O günden bugüne de İstanbulluların hizmetindedir.
dergi_form_nisan

dergi_form_nisan

 

Moda Sineması’ndan, Moda Sahnesi’ne

 

Kadıköy’de 40 yıldır varlığını sürdüren Moda Sineması, Kadıköy yakasının en önemli sinema ve kültür merkezlerinden biri olarak İstanbulluların hafızasında yer etmiş bir sanat mekânıydı. 1969 yılında Kafkas Sineması adıyla kurulan sinema salonu 1984 yılından itibaren Moda Sineması olarak yaşamını sürdürmeye başlamış. Kadıköy yakasının kültür ve sanat alanında önemli bir ihtiyacını karşılayan Moda Sineması konserlerden tiyatroya, sanat söyleşilerinden  film festivaline kadar değişik türden etkinliklere ev sahipliği yapmış. Özellikle 80’li ve 90’lı yıllarda İstanbul’daki sanat yaşamının önemli mekânlarından biriyken son yıllarda eski konumunu kaybetmiş ve bakıma muhtaç bir hale gelmiştir.

‘’Moda Sineması’nın kültür ve sanat hayatına katkısının devam etmesini isteyen sinemanın sahibi Yalçın Yeğiner ile buluşmamız böyle bir tarihte gerçekleşti. Onlar, salonun sinema yerine kültür merkezi olarak yaşamına devam etmesini istiyorlardı. Biz de 12 arkadaş, bu dönüştürme ve kültür sanat merkezi olarak işletilme işini üstlenmek üzere yola koyulduk.’’ Moda Sahnesi’nin yaşamına başlaması da bu vesileyle oldu. Tiyatronun ve sinemanın değişik alanlarında çalışmış bu 12 kişi bir araya gelerek Moda Sineması adından da ilham alarak  mekânın ve tiyatronun adı Moda Sahnesi oldu.

15 Ocak’ta başlanılan  inşaat işlerini Ekim 2013’te tamamlayarak Moda Sahnesi’ni sanatseverlerin hizmetine açıldı. Sinema salonu olarak çalışırken var olan dekorasyon, elektrik, oturma alanları, su, klima sistemine dair her şeyi söküp tahliye etmekle başlanıldı  işe. Sonra da kullanacakları biçime göre inşa süreci başladı. Elektrik, su, klima, havalandırma, yangın sistemi, koltuk alt yapıları yeniden yapıldı. Sahne ve tiyatro teknik alt yapısı sıfırdan kuruldu. Kaliteli bir duyum için akustik alt yapıya özel bir önem verildi. Hülasa nitelikli bir kültür sanat mekânı için tüm olanaklar seferber edildi.

Salonlar

Moda Sahnesi değişik boyutta ve işlevde 3 salondan oluşuyor. Büyük Salon, oturarak 233 seyirci, ayakta 600 seyirci alabilen bir kapasiteye sahip. Bu salon tiyatro, konser, dans gibi sanatın değişik alanlarındaki üretimlerine ev sahipliği yapacak. Stüdyo Sahne, 50 seyirci kapasiteli bir deneme sahnesi işlevi görecek. Ayrıca çeşitli atölye çalışmaları, söyleşiler yine burada gerçekleştirilecek. 46 kişilik sinema salonu ise seyircinin bağımsız filmler izleyeceği, birtakım özel sinema etkinliklerine katılacağı bir salon olarak işlev kazanacak.

Moda Sahnesi’nde neler olacak?

Moda Sahnesi’nin ana etkinlik kanallarından biri Moda Sahnesi’nin kendi ürettiği oyunlar olacak. Klasik ya da modern nitelikli oyunlarla seyirciyi buluşturmak ana hedeflerden biridir. Büyük oyunlarının yanı sıra Moda Sahnesi, çocuk izleyiciler için de çocuk tiyatrosu çalışmalarını başlatmıştır. Ayrıca konuk tiyatro ve müzik grupları da Moda Sahnesi yaşantısının önemli bir parçası olacaklar. Çocuklara yönelik müzik-resim atölyelerinden, büyüklere yönelik edebiyat-sinema atölyelerine kadar sanatın çeşitli dallarına ait atölye çalışmaları da Moda Sahnesi’nin sürdürmeyi hedeflediği temel etkinliklerden olacaktır.

Hülasa

Kültür ve sanatın nitelikli ürünlerinin sergilenebileceği mekânların sınırlı sayıda olmasının getirdiği sıkıntıları aşabilmek; tiyatro, müzik, sinema, dans alanında üretimler veren sanatçılara ve sanat eserlerine kendi ürünlerini sergileme olanağı yaratmak;  çeşitli sanat dallarının bir mekânın çatısı altında sergilenerek seyirci-katılımcı kesime sanatlar arası etkileşim olanağı yaratmak; sanat ve kültür alanında teorik bilginin gelişmesine destek vermek; çocuk ve gençlerle çeşitli sanat atölyeleri düzenleyerek onların sanat dallarıyla tanışmalarını sağlamak; yurt dışından gelecek sanatçılarla yerli sanatçıları buluşturup kültürler arası etkileşimleri sağlamak; yurt dışından gelecek sanat eğitmenleri ile sanat öğrencilerini eğitim amacıyla buluşturmak; İstanbul’da düzenlenen tiyatro, müzik, sinema festivallerine mekân ve salon desteği sağlama gayretindeki MODA SAHNESİ, hem yeni bir tiyatronun hem de yeni bir sanat mekânının adresi olarak kültür ve sanat yaşamına Ekim 2013’te katılmıştır.
dergi_form_nisan

dergi_form_nisan

 

MODA DOSYASI

 

iSTANBUL’UN EN ESKiLERiNDEN OLSA DA HEP EN GENCi KALACAK SEMTi MODA                    

Kadıköy’ün, dolayısıyla Moda’nın tarihi İstanbul’un kuruluş tarihinden eskiye dayanır. Moda’nın geçmişi Fenikeliler’e kadar uzanır. Moda, Fenikelilerin Karadeniz kıyılarında kurdukları şehirlere hareket etmeden önce durup, gereksinimlerini tamamladıkları bir merkezmiş başlarda. Osmanlı dönemine gelindiğinde ise Semt, özellikle Avrupa’dan gelen azınlıkların 19’uncu yüzyılın sonlarına doğru yoğun bir şekilde yerleştiği yer olarak tarihe geçmiş.

Örneğin İstanbul’da yaşayan İngilizlerin tamamına yakını burada ikamet ederlermiş. Batılaşma hareketlerinin yoğunlaştığı dönemde Osmanlı ileri gelenleri, Rumlar, bürokratlar, sanatçı ve bilim insanları da bu semte akın etmeye başlamış. Böylece semt, insanlar arasında Moda adıyla anılır olmuş. O dönemden kalma çeşitli mimari eserler, batı kökenli okullar ve kiliseler semtin batılılaşma sürecinin en yakın tanıkları olarak bugün hala ayaktalar.

Tabii her yapı, onlar kadar kararlı direnememiş akıp giden zamana. Cumhuriyetin ilk yıllarında, 2-3 katlı bahçeli evlerin yaygın olduğu Moda’da, 1960 yıllardan itibaren bitişik düzenin hüküm sürdüğü 5-6 katlı binaların yanyana sıralandığı ve genellikle ön taraflarında değil arka cephelerinde bahçelerin konumlandığı bir mahalle düzeni yaygınlaşmış. Geçirdiği dönüşümlere rağmen Moda bugün de kendine özgü bir orta sınıf ve entelektüel semti olma özelliğini korumaktadır. Çeşitli sanat ve kültür merkezlerine ev sahipliği yapıyor oluşu, Kadıköy’e çok yakın olmasına rağmen kaybetmediği doğal dokusu, şehrimizin sembolleri arasına girebilecek tarihi iskelesi, birbirinden renkli butik mekanları,eşsiz manzarası ile Moda köklü tarihçesine inat asla eskimeyecek bir İstanbul geleneği olmaya devam edecektir diye düşünüyoruz. Siz ne dersiniz?
dergi_form_nisan

dergi_form_nisan

 

PROKOPİ’NİN ESKİCİ DÜKKANI

 

Ürgüp’te başlayan Prokopi’nin macerası Moda’nın Badematltı sokağında son 3 aydır yeniden hayat buldu…
Sahibi Alex Karakulakyan,1997’de Ürgüp’e arkadaşlarıyla tatile gider ve hikaye tam da burada başlar. Bu tarihi ve büyüleyici şehre aşık olup kalmaya karar verir. Anlatılan hikayelerden, eserlerden ve tarihin tüm derinliklerinden etkilenen Karakulakyan, mekanın ismini Ürgüp’ün eski adı olan ‘Prokopi’ den almış. Bu macera 2007 yılında aynı isimle İstanbul-Beyoğlu sokaklarında devam etmiş.
Şimdilerde ise tüm birikimlerini ve topladığı özel parçaları paylaşmak adına Prokopi’ye yeni kimlik kazandırıp Prokopi’nin Eskici Dükkanı adı altında Moda ‘da sizlerle buluşturmaya karar vermiş.
Çok özel parçaların bulunduğu bu dükkan da aklınıza gelebilecek her şey var. Anneannenizden kalan eşyalar, arayıp da bulamadığınız, şehir şehir gezip toplamak istediğiniz tüm detaylar ve daha fazlasını burada bulabilirsiniz. Eşyaların arasında eskilere dalıp giderken Alex Bey’in hikayesine de eşlik edebileceğiniz bu tarih kokan dükkan Moda’da meraklılarını bekliyor…
Bademaltı sokak, Moda – İstanbul

 

dergi_form_nisan

dergi_form_nisan

 

PAPPA CAFE
İtalya’nın ara sokaklarındaki küçücük ama özgün sıcak kafelerine andıran huzurlu ve çok keyifli bir mekan Pappa Cafe.

Bulunduğu bina 1903’te mimar Constantin Pappa tarafından inşa edilmiş, İstanbul’da her köşe başında karşımıza çıkamayacak kadar etkileyici ve nadide bir yapı. Ve Pappa,bu güzeller güzeli binayla inanılmaz hoş bir uyum yakalamış, hatta mimarının adını almış. Sahibi Gaye Adaköy de binayı ilk gördüğü an aşık olmuş.
Bir sene önce açtığı Pappa Cafe’nin tüm dekoru kendisine ait. Hem aile yadigarı eşyaları hem de eskiciler den topladıklarıyla hayat bulmuş bu sıcacık cafe. Üst kattaki vintage tahta masaları, kırmızı perdeleri ve yeşil kocaman sandalyeler de bir yandan çalışabilir bir yanda da kitabınızı alıp size eşlik eden güzel şarkılarla tüm gün keyif yapabilirsiniz.
Günlük çıkan sandviçler oldukça iddialı. Farklı tatta ve çeşitte her biri. Örneğin omletli sandviç denemeye değer. Menüsü her geçen gün gelişiyor. Yakında vegan yemekler de eklenecek menüye. Taptaze, mis kokulu kişler ve kekleri ise mutlaka tatmalı.
Gaye hanımın hazırladığı ve aynı zamanda da sattığı 3 çeşit karamel sosu var. Kendisi İzmir’li olduğundan da peynirler memleketten. Kısacası her şey taptaze, sıcak ve leziz. Moda’nın ara sokaklarındaki bu nostaljik binada günün stersinden uzaklaşmak için harika bir fırsat…
dergi_form_nisan