türkiye

Türk Bayrağı

Türk Bayrağı Bugün kullandığımız Türk bayrağının, mevcut rengi ve şekliyle ilk olarak 1844 yılında, Osmanlı Devleti tarafından kullanılmaya başlandığını biliyor muydunuz? Türkiye Cumhuriyetinin, kurulmasından uzunca bir süre sonra da,  29 Mayıs 1936’da resmi olarak Türkiye ...

dfot

 

KAĞITTAN HAYALLER ATÖLYESİ

PAPİER ATELİER

Her şey izledikleri ”Away We Go” filminin etkisiyle başlamış meğer!

Filmdeki BURT adlı karakterin kağıttan maketini yapma dürtüsüne karşı koyamamışlar ve iş almış başını gitmiş. 2011 yılında ‘’Anything with paper’’ motto’sunu benimseyen Türker Akman ve Deniz Yılmaz tarafından kurulan Papier Atelier tam anlamıyla bir kağıt heykel atölyesi. Onlar, her gün elimizin altında olan üzerlerine karaladığımız, notlarımızı aldığımız, kimi zaman yırtıp attığımız kağıtlara farklı bir boyut ve anlam yükleyerek adeta hayat veriyorlar. Her bir parçayı birer sanat eseri haline getiriyorlar. En büyük ilham kaynağının hayaller, filmler ve insanların büyülü hikayeleri olduğunun altını çiziyor ikili. İşin en güzel tarafı ise hayalleri gerçekleştiriyor olmaları. Düşünsenize, hayallerinizi sipariş ediyorsunuz! Ben kendi adıma Deniz ve Türker’e teşekkür ediyorum; hem ilham kaynağı oldukları hem de hayalleri gerçekleştirmeyi seçtikleri için.

Biraz kendinizden bahseder misiniz?

Türker:Ben  mimarlık ve dergi tasarımı yapıyorum

Deniz: Ben de  match-up isimli basılı bir dergi çıkarıyorum. Aynı zamanda da 3 yıla yakındır Papier Atelier için kağıt heykeller tasarlıyoruz.

Beraber böyle bir projeye nasıl dahil oldunuz? Hayallerle dolu bu yolculuğun hikayesini bizimle paylaşır mısınız?  

Bundan birkaç yıl önce izlediğimiz bir filmdeki karakterin (Away We Go filmindeki Burt karakteri) kağıt heykelini yaparak bu proje şekillendi kafamızda. Önceleri sadece kendimiz için birkaç adet kağıt heykel yaptık, sonra ise gelen istek ve ilgi üzerine başka çalışmalar da yapmaya başladık. Aslında ilk başta amacımız sadece filmdeki karakterin küçük bir kağıt modelini yaparak eğlenmekti. Sonraları rüyalarımızda gördüğümüz ve ünlü isimler arasında sevdiğimiz insanların kağıt heykellerini yaptık. Birçok konuda fikir alışverişi yaptığımız ve çift olduğumuzdan ortak bir şeyler yapmayı çok istediğimiz için Papier Atelier projesi bizim için çok özel ve ilk.

Neden kağıt peki ? 

Kağıt aslında tasarımın başladığı yerdir. Fakat son ürüne gidilirken kağıt bir kenarda unutulup gider. Bizim amacımız hayatımızın her yerinde yer verdiğimiz bu malzemeye bir değer katmak.

Workshop çalışmalarınız var mı? Bize bilgi verir misiniz biraz? 

Düzenli olmamakla birlikte workshop çalışmaları yapıyoruz. Hatta 21 Haziran Cumartesi günü de Karaköy’de bir tane düzenliyoruz.

Bu workshoplar genelde bir günde oluyor ve 6-8 saat sürüyor. Önceden belirlenmiş bazı modellerimiz oluyor. Katılımcılarla birlikte önceden hazırladığımız kalıplardan kesip, ortaya çıkan parçaları yapıştırıp, bu parçaları boyayarak heykeli tamamlıyoruz. İnsanlar yer yer “Sanırım ben yapamayacağım!” diye panikleseler de sonunda herkesin kendilerine ait güzel birer kağıt heykeli oluyor…

Şimdiye kadar en vazgeçilmez karakteriniz hangisi?

En sevdiğimiz karakterimiz bizim için ilklerden biri olan “Fisherman” ve “Mademoiselle Coco Chanel”.

Sizce bu sanat Türkiye‘de yeterince ilgi görüyor mu veya tanınıyor mu?

Kağıtta kullandığımız teknik, kullanılan geleneksel yöntemlerden biraz farklı olduğu için Türkiye’de pek tanınmıyor. Yurt dışında ise ilham verici güzel çalışmalar yapan kişiler var.

Yurt dışından kimleri takip ediyorsunuz? 

Yurt dışından beğendiğimiz işler yapan isimlerden ilk aklımıza gelenler: Sher Christopher ve Asya Kozina. Ama bize en çok ilham veren kişi şüphesiz ki Turhan Selçuk.

Siparişler nasıl bir süreçten geçiyor? 

Öncelikle sizden yaptırmak istediğiniz heykelle ilgili detaylı bilgi istiyoruz. Kafanızda canlanan sahneyi anlatmanızı istiyoruz. Bu hikayeden kullanabileceğimiz detayları belirliyoruz. Eğer yapılacak heykel bir kişi içinse mümkün olduğu kadar fotoğrafla birlikte kişiye özel detayları alıyoruz.

Bunun üzerine bizim kafamızda oluşan sahnenin eskizini paylaşıyoruz. Eskizin üzerinden tekrar konuşarak sahnenin son halini hazırlıyoruz.

Bundan sonra çalışma bilgisayar ortamına geçiriliyor ve detaylandırmalar başlıyor. Bütün duruşlar, ifadeler, büyüklükler, renkler… gibi detaylar bu süreçte belirleniyor. Bilgisayar ortamındaki çalışma son bulduktan sonra tekrar kağıda dönülüp heykelin hayata geçme süreci başlıyor. Düz bir kağıtla başlayan süreç bu kağıdın kesilip, kıvrılıp, yapıştırılması ile bir hacme bürünüyor.  Daha sonra bu kağıt istendiği şekilde renklendiriliyor ya da kağıdın doğal renginde bırakılıyor. Bu süreçten hiç bir fotoğrafı paylaşmıyoruz. Mümkünse de teslimi elden yapmayı tercih ediyoruz. Bu sayede heykel sahibine ulaştığındaki aralarında kurulan bağı izleme şansına sahip oluyoruz  ki bu da belki de işin en zevkli kısmı oluyor bizim için.

Farklı projeler var mı bizi bekleyen?

Şu sıralar sevdiğimiz bazı sanatçılarla ortak çalışmalar yapıyoruz. Onların farklı disiplinlerde üretmiş oldukları eserlerin kağıttan heykellerini yapıp paylaşıyoruz. İleride de kendi karakterlerimiz ve onların hikayeleri ile bir sergi düzenlemek için çalışmalarımızı da sürdürüyoruz.

Bu işin püf noktası nedir sizce?

Anahtar kelimemiz “sabır”. Çünkü süreç gerçekten yavaş ve zorlu işliyor. Kullandığımız teknikte istenilen geometrik etkiyi almak için keskin köşelerin birleşimlerinin kusursuz olması gerekiyor. Bu yüzden de hataya pek yer yok.

İlerde bir sergi açmayı düşünüyor musunuz? 

Kesinlikle düşünüyoruz ve bir süredir bu konuda da fikirler üretiyoruz.

 

Nerelerden ulaşabiliriz Papier Atelier heykellerine?  

Şu an sadece internet üzerinden www.papieratelier.com adresinden ulaşılabiliyor heykellerimize. Gerçeklerini şu an için sadece workshoplarımız sırasında, ya da yer aldığımız özel etkinlikler için düzenlediğimiz mini sergileri ziyaret ederek görebilirsiniz.

dfot

DOT Design Studio by İrem

İrem Bonfil 27 yıl Ertem Ertunga Mimarlık ofisinde ortak olarak iç mimari ve proje koordinasyonu konularında yaptığı çalışmaların ardından 2013’te projelerinde eksikliğini hissettiği dekoratif obje alanında yoğunlaşmaya karar verir.

Koleksiyon istediği kaliteye geldiğinde şirketi  Dot Design Studio by İrem’i kurar. Dot Design hakkında ilk yazı New York Times’ta çıkar. Arkasından Beymen Home Zorlu’da koleksiyon görücüye çıkar.

Amacı yok olmaya yüz tutmuş el sanatlarını ayakta tutabilmek ve o zanaatkarların el becerileri ile kendi dizaynlarını harmanlayarak daha modern ve etnik dizaynlar oluşturmak. Türkiye, Afganistan, Özbekistan gibi ülkelerin takı, boncuk, topaç gibi nesnelerini  kullanarak tasarladığı objeler hem dekoratif hem de evde kullanılabilen tepsi veya lokumluk olabiliyor. Farklı kültürler ,gelenekler ve dinler  içinde büyüyen İrem bütün bunların etkilerini tasarımlarında yansıtmaya çalışıyor.

Koleksiyonun tüm parçaları, ister el oyması ahşap kaseler olsun, isterse de el ile vurulmuş bakır mumluklar veya Afganistan’dan gelen gümüş topaçlar, çeşitli atölyelerde yapılmaktadır. Ürünlere şu anda Beymen Home Zorlu, Cumba collection Bodrum ve İstanbul, NSCI Gift Shop”  Glencoe, İllinois USA, Altıncı cadde plus Palmira Marina Bodrum’da müşterisiyle buluşuyor. Aynı zamanda talep eden müşterilere online satış yapılıp evlerine teslim ediliyor.

ferroli_kombi

 

Isıtma ve soğutma sistemlerinin öncü markası Ferroli, Türkiye’de yeni bir uygulamaya imza attı ve “kombileri renklendirdi”.

 

Ferroli Türkiye Genel Müdürü Çetin Çakmakçı, fikrin “Türkiye’nin doğasının ve farklı zenginliklerinin rengini yansıtabilme” arzusundan doğduğunu belirtti.

dfot

 

V-ZUG İLE MUTFAKTA YENİ FİKİRLER!

Premium Swiss kalitesine sahip Combi-Steam ve Combair-Steam ile ince ve zevkli lezzetler yaratmaya hazır mısınız? Usta bir zanaatçı ve teknoloji lideri olan V-ZUG, yüzyıllık ürün geleneğini Flagship Store’larla Türkiye’ye taşıyor. Etiler ve Cadde Flagship Store’larda sergilenen V-ZUG’un mutfak ve banyo cihazları Swiss Made kalitesi ile dikkatleri üzerine çekiyor. V-ZUG İsviçre’de yüz yıldır sürdürdüğü başarı geleneğine inovasyon lideri olarak yeni ve özel cihazlar ekleme devam ediyor.

V-ZUG steamer mutfağınızda!
Dünyanın ilk GourmetSteam pişirme programına sahip olan V-ZUG fırınlarıyla en nefis tarifleri tek bir düğmeye basarak pişirmeniz mümkün. Eğer yufkayla kaplı dondurma gibi yaratıcı tarifleri ve çok daha fazlasını denemek isterseniz bizim gibi V-ZUG’un Gurme Akademi Yönetici Şefi Sedef Ozan Kıvanç’ın Tadım Günleri’ne misafir olmanız gerekiyor. Usta şefle bir yandan V-ZUG fırınlarının steamer özellikleri konuştuk, bir yandan da bu keyifli tatlının ne kadar kısa süre pişirildiğine tanık olduk.

“V-ZUG’un steamer teknolojisine verdiği önem mutfakta kısa sürede en sağlıklı yemeklerin pişirilmesini sağlıyor,” diyerek başlıyor Şef Sedef Ozan Kıvanç sözlerine. “Günümüzde besinlerdeki katkı maddeleri düşünüldüğünde sağlıklı beslenmenin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor ve şurası açık ki başka hiçbir pişirme metodu buharda pişirmeden daha sağlıklı olamaz. V-ZUG’un başarılı inovasyonları her şeyden önce çok daha sağlıklı beslenmemizi ve mutfakta usta birer şef olmamızı sağlıyor. Örneğin V-ZUG ile İsviçreli usta şef Stefan Meire’ın hazırladığı yirmi yemek tarifini tek bir tuşa basarak pişirmek mümkün! Kolaylıkla hazırladığınız tariflerin pişirme derecesi ve süresini siz değil fırınınız düşünüyor. GourmetSteam, BakeOmatic ve SoftRoasting programlarıyla nefis ve gerçekten sağlıklı lezzetler hazırlamak artık çok kolay. Tıpkı bugün size hazırlayacağım “Çıtır Dondurma” tatlısı gibi…

Bu tür özel tatlıları fırınınızda herhangi bir sıcaklık süresi ya da çalışma modu düğmelerine basmadan tek bir komut ile rahatça pişirebilirsiniz ve sadece üç dakika özel misafirleriniz için özel ve inanılmaz lezzetli bir tatlı hazırlayabilirsiniz.”

Dondurmalı Çıtır Tatlı
Malzemeler:
V-ZUG Combi-Steam XSL/SL
Paslanmaz çelik tepsi
2 adet yufka
50 gr tereyağı
4 top vanilyalı dondurma
50 gr çilek
Hazırlanışı:
1.Dört top vanilyalı dondurmayı derin dondurucuda bekletin.
2.Küçük bir tavanın içinde tereyağını eritin. Yağın yanmamasına dikkat edin.
3.Çilekleri temizleyin ve dilimleyin
4.Fırını ısıtın.
5.Yufkaları tezgahın üzerine alın. Eritilmiş tereyağını fırça yardımıyla yufkaların üzerine sürün. Daha sonra yufkaları üçgen şeklinde katlayın.
6.Fırının tepsisini hafifçe yağlayın. Tepsinin üzerine üçgen şeklinde katladığınız yufkaları dizin. Her üçgenin ortasına birkaç dilim çilek ya da kek koyun. Daha sonra dondurucudan çıkardığın dondurma toplarını çileğin ya da kek parçasının üzerine gelecek şekilde yerleştirin. Dondurma ortada kalacak şekilde yufkaları iki ucunu dondurmanın üzerine gelecek şekilde -bohça gibi- birleştirin ve yavaşça bükün. Kalan tereyağını yufkaların üzerine sürün.
7.Tepsiyi önceden ısıtılmış fırının birinci seviyesindeki rafa yerleştirin. G15 (GourmetSteam) programını seçin ve pişirmeyi başlatın ve 3 dakika pişirin.
8.Hızlı bir şekilde servis yapın.

Püf noktası:
Bu sonucu elde etmek için hızlı bir şekilde çalışmanız gerekir. İnce hamurun hızla pişmesi daha iyi bir tat oluşmasını sağlar. Yufkanın içindeki dondurmanın yanına meyveyi ya da keki koymayı ihmal etmeyin. Yufka çanağının daha iyi oluşması için bu çok önemlidir. Eğer isterseniz çilek yerine kivi ya da muz gibi başka meyveleri de kullanabilirsiniz.

Buhar programlarında mükemmel pişen yemekler mineral ve vitaminlerini kaybetmiyor, doğal görünüm ve tatlarını koruyor. Fırınların entegre programlarıyla tek bir tuşa dokunarak harika lezzetleri çok kısa sürede pişirebilirsiniz. “V-ZUG steam özelliği ile mutfağınızda tadına doyulmaz yemekler hazırlayabilirsiniz; tıpkı profesyonel bir şef gibi!” diyor Sedef Şef. “Malzemelerinizi hazırlayın ve sadece birkaç dakika içerisinde onlardan nefis bir menü pişirin! V-ZUG steamer size profesyonel şef ayrıcalığını ve menünüzü sıcak tabaklarda servis yapmanın keyfini sunuyor.”
V-ZUG yalnızca lezzetli yemekler hazırlamıyor. Yaşamın stresli yoğunluğunda kendinize daha fazla zaman ayırmanıza yardımcı oluyor. Eğer hafta boyunca yemek pişirmek için zamanınız yoksa V-ZUG’un sunduğu lüks keyfin tadını çıkartabilirsiniz. Fırınların otomatik tazeleme programı yiyeceklerin ilk pişirme anındaki doğallığı ile yeniden tazelenmesini sağlıyor. Böylece yoğun geçen bir günün ardından mutfakta en kısa sürede sağlıklı ve nefis bir akşam yemeği hazırlayabilir, size kalan zamanı ailenizle, dostlarınızla geçirebilir ya da hayatın tadını çıkarmak için pek çok aktivite yapabilirsiniz: Müzik dinlemek, yürüyüşe çıkmak ya da heyecan verici bir kitabı okumak gibi.

Yenilikçi GourmetSteam: Bir tuşla nefis yemekler
Bu özel program ile usta bir şefin yeteneklerini kendi mutfağınıza taşıyabilirsiniz. Tek yapmanız gereken ünlü şeflerin tariflerinin bulunduğu Combi-Steam XSL/SL’in programlanmış yemek tariflerinden birini seçip, düğmeye basmak! Fırınınız kısa süre içerisinde yemeğinizi bir Michelin yıldızlı şefin ustalığıyla pişirecektir.

BakeOmatic
Kendi kreasyonlarınız, yeni fikirler ya da yemek kitabı menüleri
BakeOmatic programı ile fırınınızda süre, sıcaklık, çalışma modu veya miktar gibi birtakım bilgileri girmenize gerek kalmaz. Böylece mutfakta fazla deneyimi olmayanlar dahi pişirdikleri lezzetli tatlarla misafirlerinin kalbinden geçen yolu kolayca bulabilir.

Profesyonel pişirme programı
Profesyonel pişirme modu, buhar ve sıcak hava kombinasyonudur. Hamur güzel bir şekilde kabarır. Ekmeğiniz iştah açan, parlak bir kabuğa sahip olur ve çok daha uzun süre taze kalır.

Geçmişten Günümüze V-ZUG

Geçtiğimiz yıl 100. Yaşını kutlayan V-ZUG, ilk İsviçre Unica çamaşır makinesini ürettiğinde yıl 1929’du. Teknolojiyi şirket ilkesi olarak benimseyen V-ZUG, ürünlerini yıllar içerisinde geliştirmeye devam etti. Unimatic & Tempo çamaşır makinesi 1950’lili yıllarda, Unimatic, Tempo, Adora ve Adora Tropic modelleri ise 1959-1962 yılları arasında tüketicilerin beğenisine sunuldu. Şirker, kısa süre içerisinde ürün gamına eklenen Adora bulaşık makinesi, kurutma makinesi ve çamaşır makinesi ile ev cihazları serini tamamladı. Daha sonraki yıllarda ev cihazlarının üretimini artıran V-ZUG, ürünlerine özel fırınlar ve çeşitli cihazlar ekledi. V-ZUG, 1979 yılında tam elektronik kumanda paneline sahip cihazlarını üretmeye başladı. Markanın ilk mikrodalga fonksiyonu entegreli fırını 1979 yılında dünyaya tanıtıldı.

dfot

 

dfot

 

Gerçek İsviçre kalitesi: Bu, daha üretim yerinden başlar. Sadece V-ZUG AG, İsviçre’de mutfak ve çamaşır odası için yüksek kaliteli cihazlar geliştirir ve üretir. Ve modern çalışma süreçleri ve V-ZUG hedefleri ve değerleri ile kendilerini özdeşleştiren 1200’den fazla nitelikli çalışanı ile, 1913 yılında bir galvanizleme tesisi olarak başlayan şirket, İsviçre’deki her iki evden birinde en az bir cihazı olan bir yüksek teknoloji şirketi haline geldi.

V-ZUG

V-ZUG

V-ZUG

V-ZUG

dfot

SERENAY LÖKÇETİN 

TASARIMCI/FOTOĞRAFÇI

1987 Bursa doğumluyum. Uludağ üniversitesi iktisat bölümünden mezun oldum. Zamanla asıl yapmak istediğim işin tasarım olduğuna karar verdim ve Nanay Design isminde bir marka yarattım.Aynı zamanda Serenay Lökçetin Fotoğraf adıyla Belgesel ve Düğün fotoğrafları çekiyorum. Nanay Design 2012 yılında yolculuğuna başladı.Polimer kil ile tanıştığım günden beri hayal gücümü şekillendirebiliyorum. Önce minyatür yiyeceklerle başladım. Bu konuda Türkiye’de başarılı olan çok az kişi var. Minyatür sevdası da çok başka.Daha sonra modellemeler yapmaya başladım ve kitap ayracı serisi bu şekilde meydana çıktı.Tabi ki Nanay sadece polimer kilden ibaret değil. Yeni şeyler denemeyi her zaman çok seviyorum.Bu durum beni daha iyilerini yapmaya heveslendiriyor.Bugünlerde ayraçların fiziki özelliklerini iyileştirme ve sunumunu farklılaştırma peşindeyim. Yurtiçi ve yurtdışına satışlar yapıyorum. Nanay Design 2014te hayattan, renklerden ilham alarak, hayallerine polimer kille şekil vermeye, üreteni de, tüketeni de mutlu etmeye devam edecek…

 

Takip ettiğiniz siteler ?

Stylemepretty.com, Etsy.com, Pinterest.com

 

• Çalışırken olmazsa olmazınız?

Müzik

 

En sevdiğiniz dönem veya akım?

Vintage ve Retro

 

Favori mekanınız?

Atölyem

 

Motivasyon?

Kahve,kahve,kahve…

 

• Ofisinizde asla neye rastlamayız?

Negatif enerji

 

Nelerden ilham alırsınız veya kimden?

Renklerden, desenlerden, olaylardan,  kısacası hayattan.

 

Evde olmazsa olmazınız?

Polimer killerim

 

• Kendinizi en çok benzettiğiniz şehir?

İzmir

 

Tek bir cümle ile kendinizi anlatın desek…

Mutlu

 

‘Motto’nuz…

Birini sevmeden, dünyayı sevemezsin.

 

 

 

 

 

dfot

 

muuto

Aydınlatma, mobilya ve aksesuar olmak üzere 3 farklı koleksiyonu olan firma düzenlediği tasarım yarışmaları sayesinde her geçen yıl koleksiyonunu zenginleştirmektedir.

dfot

 

PENNY BLOOMS&BEANS

Çiçeklerle dolu bir tasarım hikayesi…

Motto Tasarım bu ay çiçeklerle dolu,kahve kokulu,yaratıcı fikirlerin yeni adresi  Penny Blooms&Beans’e konuk oldu. Penny’nin sahibi Ayça Paksoy ile çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik ve Ayça Hanım ile beraber,Bast Home okuyucularına özel bir tasarım hazırladık.

Penny Blooms&Beans herhangi bir günde hemen hemen hepimize keyif veren çiçekleri; canlı form ve renkleriyle, kahveyi; çekici ve davetkar aromasıyla sunuyor. Penny’de sizi şiirsel çiçekler ve kahve keyfiyle hayata dokunduğunuzu hissedeceğiniz bir atmosfer karşılıyor…

 

‘’Penny’de çiçeklerin de bir ruhu yansıtması gerektiği inancıyla canlı form ve renklerin öne çıktığı her tasarımın bir diğerinden farklılaştığı aranjmanlar hazırlamaya özen gösteriyoruz. Bunu başarmak için her mevsimin kendi renk ve dokularını yansıtan çiçekleri bilinçli olarak yaratılmış düzensizlik temasıyla birleştiriyor, farklı mekan ve zevklere uygun şekilde sunuyoruz.’’ Ayça Paksoy Sözen.

 

 

 

 

 

  • Biraz kendinizden bahseder misiniz?

Yurt dışında ve Türkiye’de lisans ve yuksek lisans eğitimi aldım. Türkiye’nin önde gelen ve sektörlerinde bölgesel lider olan grup şirketlerinde 10 yıl sureyle Stratejik Planlama ve Başkanlık Ofisi Diş İlişkiler görevlerini yürüttüm. Bu görevlerim sırasında kendimden bir şeyler katarak hayata geçirdiğim işlerin beni ne kadar mutlu ettiğini ve dolayısıyla da basarili olduğumu tecrübe etme şansım oldu.

Çiçek tasarlamak ise kendi düğün hazırlıklarımız sırasında tanıştığım bir kavramdı. Bunu ne kadar büyük bir keyifle hatta tutkuyla yaptığımı fark ettim ve bu farkındalığı hayata geçirmek için çiçek tasarımını profesyonel olarak yapmaya karar verdim. ‘Flower School New York’ta profesyonel çiçek tasarımı okudum. Ve sonrasında konsept bir çiçek evi olarak Penny’yi İstanbul’da açtım.

 

 

  • Günümüzde bu tür konsept mağazalar ufak ufak çoğalmaya başladı ancak hem atölye hem de kafe hizmeti verme özelliğine sahip olması elbette sizi diğer butik çiçek mağazalarından ayırıyor…Bu konsept fikri nasıl bir araya geldi,hikayesini bizle paylaşır mısınız?

 

Çiçek tasarım evlerinde yaşadığım tecrübeye baktığımda özellikle yurt dışında bu ortamlarda uzun zaman kalıp etrafı incelerken, tasarımı yapanları izlemeyi ne kadar sevdiğimi fark ettim ve bunu yaparken benim için bir başka keyif olan kahvenin bu gecen zamana iyi bir partner olabileceğine karar verdim. Ve Penny Atölye’de bu iki kavramı bir araya getirdim. Bu konsepti periyodik çıkan dergiler/magazinler, çiçek tasarımı üzerine kitaplardan oluşturduğumuz ufak kütüphanemizle birleştirdik. Kahve ile güne başlamak üniversite eğitimim sırasında yerleşen bir keyifti. Buna hiçbir zaman ara vermedim…

Seyahatte bile olsam günün ilk kahvesi benim için hep çok önemli oldu. Bu keyfi bir rituele dönüştürdüm geçen zamanda. Sonra Flower School NY’ta aldigim eğitim sırasında Counter Culture’in coffee Cupping kurslarına katildim. ‘espresso bar’ konseptini çiçek atölyesi ile birlikte tasarladım. O dönemde okuduğum bir kitap 18. yüzyılda oluşan kahve evleri konsepti hakkında detaylı bilgi içeriyordu. ‘Penny’ ismiyle ve kavramıyla o kitapta tanıştım. İkinci bir isim düşünmedim. Böylece 2012 yılında ‘Penny’ markası doğmuş oldu.

 

 

  • Etrafım bu kadar güzel,rengarenk ve farklı çiçeklerle çevriliyken merak ediyorum,nerelerden getirtiyorsunuz bu özel çiçekleri?

 

Penny’ye tüm kesme çiçekleri Hollanda, Venezuella, Ecuador ve Türkiye’nin farklı yerlerinden seçilerek geliyor ve müşterilerin nasıl bir aranjman istediği belirlendikten sonra yine içlerinde Türkiye’nin de bulunduğu çok farklı ülke pazarlarından sıra dışı vazolarla eşleştirilerek hazırlanıyor.

 

 

 

  • Tasarımlarınızı yaparken müşterilerle nasıl bir yol izliyorsunuz?

 

Tasarımların müşterinin tercih ve tarzını yansıtması gerektiği bilinciyle yola çıkan Penny’de aranje edilen tüm tasarımlar hem müşteriyi dinleyerek yaratılabiliyor hem de daha önce tasarlanmış aranjmanlar arasından secim yapılabiliyor.

 

 

 

  • Peki,bizlere çiçek tasarımında birkaç ip ucu verecek olursanız…

 

Çiçeklerin uzun omurlu olması, tazeliğini koruyabilmesi için alındıkları noktadan atölyeye gelene kadar ki bakımları ve bize ulaştıktan sonraki kesim ve bakim teknikleri kritik önem taşıyor. Çiçekler için kullanılan su ve vitaminden çiçeklerin muhafaza edildikleri serinlik derecesine kadar tüm süreçler çiçeğin ömründe ve dolayısıyla tazelik ve güzelliğinde büyük önem taşıyor. Tasarım açısından ise gideceği mekan veya ortamdaki prezansı önemli. Tasarımların sadece belli bir tarzı yansıtması değil, göndericisinin veya alıcısının tarzını ve tercihlerini yansıtması da çok büyük hassasiyetle yönettiğimiz bir konu.Gönderilen çiçek tasarımı gittiği adresin bir parçası olmalı. Bazen tek başına öne çıkarken, bazen de ortamdaki dengeyi yakalayabilmesi önemli. Bunu başarabilmenin en kritik noktası müşterilerimizi dinlemek. Biz Penny’de tasarımda kullanılan çiçeklerimizi bu bilinçle seçiyor ve aranje ediyoruz.

 

 

  • Sizce Türkiye’de çiçek pazarı  geçtiğimiz yıllara nazaran günümüzde nasıl bir yerde ?

 

1950‘lerde global çiçek pazarının büyüklüğü 3 milyar ABD dolarından 1990‘larda yılda %6-7 büyüme oranlarıyla bugün 100 milyar ABD dolarının üzerine çıktı. Ekonomik daralmalarla hızı kesilse de bu dönemleri takip eden süreçlerde kendi hızını yakalayan kesme çiçek sektöründeki büyüme potansiyeli yuksek. Özellikle büyük şehirlerde kesme çiçek sektörünün son birkaç yıldır hızla geliştiğini görebiliyoruz. Bu global gelişim hem sektöre olan ilgiyi, hem de çiçek tasarımındaki çeşitliliği besliyor. Benzer istatistikler Türkiye için derlenen doneler değiller ancak Türkiye’de bu gelişim ve süreçlerin yansımalarını yaşıyor ve yaşatıyor.

Benim kişisel gözlemlerim ise şöyle; çiçek almak bizim kültürümüzde özel bir sebep gerektiriyor. Oysaki bir parçası olduğumuz Avrupa kültüründe çiçek günlük hayatin içinde var. İşinden çıkıp evine giderken insanlar yollarını değiştirip evlerine çiçek alıyorlar. Kollarında veya çantalarında çiçek buketleriyle yolda yürüyen birçok kişi dikkatimi çekiyor. Veya birçok evin ve ofisin düzenli çiçek siparişleri var. Bizim için bu düzen eğer ailelerimizden gelmişse devam ediyor yaşatılıyor, ama gelmemişse çoğu zaman ihtiyacını duymuyoruz bile. Benim dileğim çiçeklere günlük hayatımızda özel günler haricinde de yer açmak. Bazen bunu Penny gibi profesyonel çiçek evlerinden almak, bazen atölye çalışmalarıyla tasarlamayı öğrenmek, bazen de adetle, demetle tasarlanmadan alarak yaşadığımız ortamlara veya hayatlarımızdaki insanlara götürmek, göndermek.

Penny Blooms&Beans de bu üç yaklaşımı ayrı ayrı çalıştık, farklı zevk ve tarzlara hitap edebilecek tasarımlar yarattık ve bunları çeşitlendirdik. Elde gidecek ufak bir buket çiçek veya toplantı odasına hayat verecek büyük ve yuksek bir tasarım ya da çalışma masanızda alışılmamış bir vazoya tasarlanmış bir çiçek Penny’de her zaman bulabilirsiniz.

 

  • Workshoplar hakkında bilgi alabilir miyiz? Ne zamanda bir gerçekleşiyor ve elbette  ne kadar sürüyor?

 

Penny’de müşterilerimiz/misafirlerimiz tek veya grup olarak beğendikleri aranjmanları yapmayı öğrenmek için her ay farklı bir çiçekle ve o aya ait yılbaşı, sevgililer günü, anneler günü gibi bir tema varsa o temaya ağırlık verecek şekilde düzenlenen atölye çalışmalarına katılabiliyorlar. Bunun yanında kendi merak ettikleri konu ve temaları çalışabilecekleri özel dersler de talep edebiliyorlar. Bu çalışmalar genellikle 2 saate yakin sürüyor ve sonucunda her workshop katılımcısı ismine düzenlenmiş bir sertifika almaya hak kazanıyor.

 

  • Hazır yeni yıla sayılı günler kalmışken ,nasıl bir tasarım hazırlardınız bizim için?Hangi çiçekleri seçer,hangi detayları ön plana çıkarırdınız?

 

Yılbaşı için bir yemek masası düzenlerdik ve hoş geldiniz mesajını konuklarınıza daha kapınızdan girmeden verebileceğiniz bir çelenk tasarlardık.Hatta gelin beraber hazırlayalım…

Farklı büyüklükte cam vazolara yerleştirilmiş şekilde masa çiçeklerinde; suya taneleri atılmış olarak ve vazoda dal olarak rose hip, kırmızı/bordo renkli ranunculus ve dianthus yer alıyor.

Kapı çelenginde kurutulmuş ince dallardan bir araya getirilen çelenk üzerine ufak sarı kabaklar, kurutulmuş lotus flower, juniper berries, puple jalapeno pepper, kurutulmuş yabani çeriler, pamuk, kurutulmuş nelumbo, kurutulmuş equisetum, berberis aquifolium ve başaklar yer alıyor.

 

  • Kis donemindeki projelerinizden bahseder misiniz?

 

Kasım ayında New York’ta Lewis Miller ile birlikte LMD NY(Lewis Miller Design) projelerinde yer aldım. 10 günlük yoğun bir seyahat programında öncelikle Brooklyn Museum’da ….. kişilik bir Bat Mitzvah düzenledik. Ardindan St. Regis’ta xyz kisilik ve The Pierre NY’ta …..  kişilik 2 ayri düğün olmak üzere toplam 3 organizasyon aranje ettik. Aralık ayında özel bir firmanın düzenlediği Four Seasons Bosphorus’ta bir yılbaşı fuarına katılıyoruz. Penny Atölye’de de olduğu gibi Penny ve Bizcotti markaları olarak birlikte yılbaşı tasarımlarımızı, kapı çelenklerimizi, ağaç ve sofra düzenlemelerimizi ve yılbaşı hediye alternatiflerimizi paylaşacağımız bu fuarda tercih eden müşterilerimiz tek veya toplu olarak yılbaşı siparişlerini verebilir ve istenilen günde istenilen adreslere teslimlerini talep edebilirler.

Ocak-Şubat 2014’te ise yine Flower School NY ve LMD NY ile büyük çaplı organizasyonlar için yeni iş birlikleri planladık. Bu organizasyonların en heyecanlı kısmı bazen yarattığınız ortamlarda kış ayında bir bahar havası estirebiliyorsunuz, bazen şehrin ortasında tropik bir kumsal yaratabiliyorsunuz, bazen en ciddi ve sessiz müze ortamlarında en eğlenceli çocuk oyunlarıyla düzenlenmiş atmosferler yaratabiliyorsunuz… Kısacası masalsı projeleri hayata geçirebiliyorsunuz. Olanaklar ve tarzlardaki farklar sebebiyle uzaklıkları göze alıp gelen bu tur işbirliği tekliflerini mümkün olduğu kadar değerlendirmeye çalışıyorum. İlhamınızı ve dolayısıyla hayal gücünüzü canlı tuttuğunuz kadar yaratabilirsiniz… Ben de bunu Penny’de birlikte çalıştığım tüm ekibimiz için on planda tutacak fırsatları yaratmaya özen gösteriyorum.

 

  • Ve son olarak ‘motto’nuz…

...doğanın güzelliğini vurgular…

Penny doğa sayesinde var olduğunun bilincinde, doğaya saygı duyan ve bu saygıdan ödün vermeyecek bir marka olarak kuruldu. Tasarımlarımızın doğanın mevcut güzelliğini ancak vurgulayabilecek nitelikte olduğunun farkındayız…

 

Meral Uyanık