RÜZGARLI ŞEHİR, CHICAGO…
Chicago, Amerika da en sevdiğim şehirlerin başında gelir. 1871 yılında geçirdiği büyük yangından sonra yeniden inşa edilen şehir, Amerika’nın ilk gökdelenin burada yapılmasıyla da adından söz ettirir. Michigan gölünün kıyısında yer alan ve rüzgarlı şehir olarak anılan Chicago’da her daim sanatla içiçe olmak mümkün. Pek çok büyük parkın yer aldığı şehirde, 320 dönüm bir alana sahip olan Grant Park’ın hikayesi, sıradan bir vatandaşın şehre neler katabileceğinin kanıtı. Chicago’luların 1836 dan beri park olarak kullandıkları bu alan göl kıyısında olmasından dolayı 1847 de Lake Park adını alır. Büyük yangının sonrasında 19. yy sonunda bu alanda büyük binalar yapılmasını içeren bir şehir planı yapılır.
Ancak Aaron Montgomery Ward ismindeki bir Şikago’lu bu alanın 1836 daki gibi açık alan, bir park olarak kalması için mahkemeye başvurur. 20 yıla yakın süren davayı 1911 yılında kazanır. Dava sonucuna göre, bu alanın park olarak kalmasına karar verilir. Bu arada parkın adı 1901 yılında, Grant Park olarak değişmiştir. Parkın içinde yer alan heykeller, havuzlar ve müzelerin uzantısında bir başka büyük park yer alır. Millenium Park da, bir açık alan parkıdır ve Millenium kutlamalarında açılması planlanmıştır. 1998 Ekim ayında yapımına başlanmış, gecikmeler sebebiyle ancak 2004 yılında açılmıştır. 300.000 kişinin katılımıyla 3 gün boyunca açılış seremonisi, konserlerle sürmüştür. Peyzaj tasarımında ödül sahibi olan parkın içinde yer alan Jay Pritzker Pavilion, Cloud Gate, Lurie Garden, Crown Fountain gibi bazıları hayırseverler tarafından bağişlanmış eserlerle ve pekçok aktivite yapılabilecek alanlar bulunmaktadır. Bu park BP yaya köprüsü ile Grant Park’a bağlanır.
150 milyon dolar bütçe ile hesaplanan Millenium Park projesi, 475 milyon dolar bütçe ile sonuçlanmıştır. Bu rakamın yarısına yakını bağışçılardan gelmiştir. Proje çok önemlidir çünkü altında dünyanın en büyük yeşil alan çatısına sahip Millenium İstasyonu yer almaktadır. Park, aslında bir binanın çatısıdır.
Pritzker Pavilion
Millenium Park’ın merkezinde yer alan Jay Pritzker Pavilion, Frank Gehry tarafından tasarlanmış. Her hafta farklı konserlerin ve etkinliklerin yapıldığı, 4000 oturma ve 7000 kişilik açık alan kapasiteli Pritzker, muhteşem bir tasarıma ve ses sistemine sahip.
Crown Fountain
İspanyol sanatçı Jaume Plensa tarafından tasarlanan su havuzu, 15 metre boyunda 2 adet kuleden oluşuyor. Crown ailesi tarafından bağışlanan bütçe ile yapılan, kuleler cam tuğlalardan yapılmış, Led destekli ekran yüzeyinde yayınlanmak üzere Şikago’lu 1000 kişinin yüzünün videosu çekilmiş. Her 5 dakikada bir değişen ve rastgele seçilen videolardaki yüzlerin, miteolojik heykeller gibi ağız kısmından gelen fıskiye şeklindeki sularla parka, 71 metre uzunluğunda sığ ama ışıl ışıl bir havuz kazandırılmış.
Lurie Garden
1 hektarlık alanda yer alan Lurie Garden, 4.5 metre yüksekliği bulan Şikago’ya özgü yeşil bitkiler ve rengarenk çiçeklerle bezenmiş bir botanik park. İçinden geçen su kanalı, ayaklarınızı serin suya bırakarak dinlendirmeniz için yapılmış.
Cloud Gate
Hint asıllı, İngiliz sanatçı Anish Kapoor tarafından tasarlanan ve halk tarafından 2 eser arasından oylanarak seçilen Cloud Gate, Şikago’lular tarafından Bean olarak da adlandırılmakta. Sıvı civadan esinlenerek yapılan bu fasulye görünümündeki yapı, dünyadaki türünün en büyük heykellerinden biridir. (10metrex20 metre). Paslanmaz çelik plakalardan yapılmış ışıl ışıl parlayan gövdesinde Chicago slüetini görmek ve içindeki arktan geçerek oluşan şekilleri izlemek isteyen yüzlerce ziyaretçiyi hergün kendisine çekmektedir.
BP yaya köprüsü
Paslanmaz çelik plakalardan yapılmış 282 metre uzunluğundaki yılan şeklindeki bu yayaların kullandığı köprü, Columbos yolunun gürültüsünü kesecek şekilde yine Frank Gehry tarafından, Pritzker Pavilion’un uzantısı olarak tasarlanmıştır.
Millenium Anıtı
12 metre yüksekliğindeki Dorik kolonlarla bezenmiş Millenium Anıtı gökdelenlerin arasından geçmişten kopup gelmiş gibi tarihler arasındaki geçişi simgeliyor.
Grant Park
Hikayesini yazımın başında anlattığım 300 dönüm olan Grant Park’ın yapısı geometrik düzeniyle Fransız parklarını anımsatır. Parkın içinde yürüme ve bisiklet yolları, tenis kortları, heykeller, Lincoln anıtı ve devamında Aquarium yer alır. Park, Chicago açık hava film festivali, Grant Park Müzik Festivali ve daha nice festivale ev sahipliği yapar.
Clarence Buckingham Çeşmesi
Michigan Avenue ve Michigan Gölü arasında yer alan bu şehir parkının içinde yer alan Buckingham Çeşmesi Şikago’nun önemli anıtlarından biridir. 1927 yılında Kate Buckhingham tarafından geç doğan erkek kardeşi Clarence onuruna bağış olarak yaptırılmıştır. Büyük çeşmenin tasarımı Paris yakınlarındaki Versailles bahçesinde bulunan ‘Bassin de Latone’ den esinlenerek, Edward H. Bennett tarafından yapılmıştır.
Lincoln Anıtı
Amerika’nın 16. devlet başkanı olan Lincoln, Kentucy doğumludur. Ancak Chicago’da yaşamış olması sebebiyle 1926 yılında heykeli Grant Park’a yerleştirilmiştir. Kaide heykel, yarı dairesel bir platformda durmaktadır.
The Spearman
Parkın girişinin iki yanında 5 metre yüksekliğinde bronz atlı heykeller 1928 yılında Ivan Mestroviç tarafından Kızılderili savaşçıları anmak için yapılmış. Parkta Agora adı altında paslı demir figürlerden oluşan bir gurup modern heykel de bulunmakta.
Chicago Sanat Enstitüsü
Grant Park’ta yapımına izin verilen tek bina 1893 yılında yapılan Chicago Sanat Enstitüsü’dür.
Chicago’ya dair anlatacak çok şey var. Bu şehre bir gün yolunuz düşerse, mutlaka şehir turlarına katılın derim. Sears Tower’a çıkın, Chicago’yu bir de dünyanın en yüksek gökdelenlerinden birinden görün. Yükseklik korkunuz yoksa, camdan yapılmış balkona çıkarak yüzlerce yükseklikte ayaklarınızın hemen altındaki manzarayı hissedin. Nehir kıyısında yürüyüş yapın, cafelerde soluklanın, nehirde gezinti yapın. Umarım benim aldığım keyfi ve heyecanı sizler de hissedersiniz. Sevgiyle kalın.