Şükrü Saraçoğlu Stadı
Saygın Bir Yaşam Şekli, Görkemli Bir Mabed
Bir yapı düşünün; Kadıköy denilince hemen adı akla gelecek olsun. Öyle bir yapı ki neredeyse 100 yılı aşkın süredir aynı yerde farklı mimarilerle ama aynı ruhla dimdik ayakta kalacak. Bitmedi… On milyonlarca kişinin “mabed” adını vermesiyle tüm asaleti ve mağrurluğuyla her dönem müthiş bir ilgi ve sevgi merkezi olacak. Hatta, taraflı tarafsız herkesin önünden geçerken kafasını kaldırıp bir kez daha baktığı ve hayatında belki o şehre hiç gelmemiş insanların bile yerini bildiği bir anıt halinde beyinlerde yer edecek. Elbette Şürkrü Saraçoğlu Stadından bahsediyoruz…
İşte tüm bunlar ve çok daha fazla sebebi ile İstanbul’un dokusunda en önemli çizgilerden birini temsil eden Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’nı, bu ayki Şehrin Modern İlham Perileri köşemize konuk ettik. Hiç tartışmasız bu görkemli stad, bir “camianın”, hatta iddia edildiği üzere bir “yaşam şeklinin” merkezi olmasının yanı sıra uzun tarihi boyunca İstanbul’un en saygın yapıları arasına da girmeyi de başarmıştır.
Şükrü Saraçoğlu Stadı Lokasyon ve Ulaşım
İstanbul, Kadıköy’de bulunan Şükrü Saracoğlu Stadyumu, herşeyden önce Fenerbahçe Spor Klübünün futbol takımının maçlarını oynadığı 50.509 seyirci kapasiteli bir spor merkezidir. Kurbağalıdere’nin Kalamış Koyu’na döküldüğü yerin hemen doğu yakasındaki alanda yer alır.Şükrü Saracoğlu Stadyumu, bu merkezi konumu nedeniyle taraftarlar açısından kolay ulaşılabilir bir noktada konumlanmıştır. Bağdat Caddesi, Taşköprü Caddesi ile O-1 Otoyolu’nun kesiştiği Fenerbahçe Kavşağı stadın kuzey kesimindedir. Ayrıca Kuşdili ve Söğütlü Çeşme caddeleri üzerinden Kadıköy Rıhtım Meydanı’na ulaşılabilir. Söğütlüçeşme Metrobüs İstasyonu’na da yakın mesafededir.
Şükrü Saraçoğlu yaşadığı semtin dokusuna ve günlük yaşamıyla ortak bir dil konuşuyor diyebiliriz rahatlıkla. Çünkü stadın maç takvimi takvimi semtteki yaşamı şekillendiriyor. Haftanın hangi günü stadda maç varsa o güne hazırlanıyor tüm çevre semtler ve sokaklar. Esnaf bereketli ve yoğun geçecek bu günleri iple çekiyor. Maç gününe özel satışı artan “eğlencelik” herşey stoklanıyor.Semt sakinlileri tüm planlamalarını kalabalık taraftar gruplarının giriş çıkışına göre ayarlıyor. Trafik veya asayiş polisinden, zabıtasına her tür kolluk kuvveti yoğunluğunu o güne göre düzenliyor. Stad bölge için adeta bir yaşam kaynağı. Bu durum Bağdat Caddesine hatta tüm Anadolu Yakası için geçerli. Maç günleri bir bayram havası tüm yakın çevreyi etkisi altına alıyor.
Şükrü Saraçoğlu Stadı Tarihçe
Stada ismi verilen Şükrü Saracoğlu, stadın üzerinde yükseldiği araziyi Fenerbahçe’ye kazandırmış ve 1934-1950 arasında Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanlığı yapmıştır. Aynı zamanda 1924-1950 tarihleri arasında Dışişleri (1938-1942) ,Adalet (1933-1938),Maliye (1927-1930),Milli Eğitim (1924-1925) bakanlığı,TBMM başkanlığı (1948-1950) ve Başbakanlık (1942-1946) yapmış önemli bir devlet adamıdır.
Tarihçesi 1900’lü yılların başına dayanan Şükrü Saraçoğlu stadı o tarihten bu yana birçok restorasyon geçirmiştir. Son olarak 1999 ile 2006 yılları arasında bölüm ler halinde yenilenerek bugünkü görünümünü kazanmıştır.
Hızlıca geçmişe bir göz atacak olursak:
Eskiden Silahdarağa, 1900’lerin başında ise Papazın Çayırı denen bu alanda, özellikle Moda civarında oturan İngiliz ve Rum gençleri maç yaparlardı. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra, İstanbul ŞehreminiCemil Paşa’nin önerisi üzerine burada kurulan Union Club, Papazın Çayırı’nı, yıllığı 30 altına kiralayınca burası Union Club Sahası olarak anılmaya başladı. Yaklaşık 3.000 altın harcanarak saha düzeltildi ve İngiltere’den getirilen özel çimlerle kaplandı. Futbola uygun biçimde düzenlendiği için, kalelerden hiçbiri rüzgar almaz, o sırada çok az olan izleyiciler maçı saha kenarından ya da ancak 100 kişi alabilen beyaz boyalı küçük tribünlerden izlerlerdi.
Düzenlenen maçlar beklenen geliri sağlamayınca, kulüp kirasını ödeyemez duruma düştü, hissedarları dağıldı. 1915’te Union Club adı, İttihat Spor Kulübü’ne dönüştürüldü ve saha bu adla anılmaya başladı. 1924’te Taksim Stadyumu’nun açılışına kadar, tüm önemli maçlar burada yapılmaya devam etti.
Giderek önemini yitiren saha, 1929’da önce Milli Emlak’a devredildi, sonra da Fenerbahçe Spor Kulübü’ne kiralandı. Önce üstü ahşap, altı beton, 2.000 seyirci kapasiteli yeni tribünler inşa edildi, sonra karşısına 1.500 kişilik ikinci tribün yapıldı. Bu onarımlar sırasında kalelerin yerleri değiştirilerek rüzgara açık hale geldiğinden futbola elverişsiz bir durum yaratıldığı da bir gerçektir. Bu durum son inşaat sürecinde giderilmiştir. Fenerbahçe Stadyumu bu haliyle Mayıs 1932’de dönemin İstanbul valisi ve belediye başkanı Muhittin Üstündağ’ın katıldığı bir törenle yeniden açılır. Ancak bu açılış pek de uğurlu gelmez, 5 Haziran 1932 gecesi Fenerbahçe tarihi için karanlık bir gece olur. Çıkan yangında kulüp binası, içindeki tüm malzeme ve kupalarla yanar.
Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere dönemin devlet yöneticileri bu zor döneminde Fenerbahçe’ye yardım edilmesine karar verirler. Kulüp binası yok olan Fenerbahçe’nin hiç olmazsa kendi stadyumuna sahip olması için Saracoğlu’nun çabalarıyla Fenerbahçe Stadyumu, 6 Temmuz 1932 tarih ve 1213 sayılı karar uyarınca, 10 taksitte ödenmek koşuluyla 9.000 liraya (1.000 Reşat Altını) Fenerbahçe Spor Kulübü’ne satılır. Böylece Fenerbahçe Kulübü, Türkiye’de stad mülkiyetine sahip ilk kulüp olma özelliğini kazanır. Şunu da hemen blirtelim; 36.000 m²’lik sahanın ve tesislerinin alınması için gereken paranın 500 lirasını bizzat Atatürk vermiş, geri kalan miktar ise Fenerbahçe Spor Kulübü’nün ilk eşya piyangosundan sağlanmıştır.
Stadın kulübe devrinin ardından İstanbul’daki tüm önemli maçlar ve 19 Mayıs gösterileri burada yapılmaya başlanır. 1940’taki Balkan Oyunlarına da ev sahipliği yapan stadyum, 1947’de Mithatpaşa Stadyumu’nun (İnönü Stadyumu) mimar Paolo Vietti-Violi tarafından inşa edilmesi üzerine, sorumluluklarının bir kısmını bu yeni stada devreder.
Eski popüler günlerine geri dönmek ve gelişen ve değişen ihtiyaçlara sağlıklı bir şekilde cevap verebilmek amacıyla 13 Şubat 1949’da Fenerbahçe stadı bir kez daha yenilenir. Artık kapasitesi 25.000 kişidir ! Bu önemli bir adımdır Türk futbol tarihi açısından, zira dönemin büyük stadyumlarından Ankara 19 Mayıs Stadı 12.000, Mithatpaşa(İnönü) Stadı 15.000. kişiliktir. Böylece en yüksek kapasiteli stad ünvanı Kadıköy’e geçer.
Zaman hızlı akar ve Türk futbolu gün geçtikçe daha geniş kitleler tarafından yakından takip edilmeye başlar, hal böyle olunca 60’lara gelindiğinde stad tekrardan bir revizyon ister. Fenerbahçe’ye olan seyirci talebini karşılayamayan ve yatırım yapılması gereken bir hale gelen stad için devletten yardım istenir.1960 yılında Fenerbahçe heyeti Ankara’ya giderek dönemin başbakanı Menderes’e sorunlarını anlatır. Stadın yapımı için söz alınır. Hatta, Adnan Menderes sadece bir gün sonra İstanbul’a gelirken sabahın köründe bekçiyi uyandırıp stadı gezip inceler. Dönemin devlet bakanı rahmetli Medeni Berk Fenerbahçe başkanlığına seçilir. Stadın büyütülmesi için üyelerden yetki de alınır. İş formalitelere kalmıştır. Ancak işler beklendiği gibi gelişmez, 27 Mayıs 1960 sabahı ülke darbeyle uyanır. Fenerbahçe başkanı da tutuklanıp Yassıada’ya sürülenler arasındadır.
Bu talihsiz dönem stadla ilgili çalışmaların başlanmasını1962’yılına kadar geciktirir. 1962’de İsmet Uluğ yönetimindeki Fenerbahçe yönetimi, Beden Terbiyesi ile bir anlaşma yapar. Anlaşmaya göre stadın yarısı devlete satılacak ve diğer yarısının da intifa hakkı karşılığında devlet stadı yenidenyapacaktır. İmza 1964’de, temelse 1965’de atılır. Devletle yapılan anlaşmanın üzerinden yaklaşık 18 sene geçer, Fenerbahçe stadı bürokratik engeleller yüzünden hala bitmemiştir. 1982’de Ali Şen’in başkanlık yaptığı yönetim, bitmeyen stad için devletle yeniden bir protokol yapar, stadın inşaatı biter ve Fenerbahçe 20 yıl sonra tekrar evine Kadıköy’e döner. Sarı Kanaryalar stadın açıldığı ilk sezonda şampiyon olurlar ve bu durumu taçlandırırlar !
Ayakta yaklaşık 32.000 seyirci kapasitesine ulaşan Fenerbahçe Stadyumunda, rüzgarı kesmek ve seyirci kapasitesini artırmak amacıyla tribünler yüksek tutulmuş ve kaleler 1900’lerin başındaki yerlerine alınmıştır. 1993’ün sonunda stad ışıklandırılarak, gece maçlarının da yapılabilmesine elverişli hale getirilmiştir.
Şükrü Saraçoğlu Stadı Mevcut Durum
Uzun yıllar Fenerbahçe Stadı olarak anılan stad, 22 Temmuz 1998’de Aziz Yıldırım başkanlığındaki yönetim tarafından, eski başkan Şükrü Saracoğlu’nun ismi verilerek bugünkü adını almıştır.
Stadın kapasitesini bugünkü haline getirecek proje, yine Aziz Yıldırım’ın başkanlığı döneminde hazırlanmış ve uygulamaya konulmuştur. Bu projeye göre numaralı, maraton ve kale arkası tribünler kademeleli olarak yıkılarak yeniden yapılmıştır. 1999 eylülünde başlanan açık tribün inşaatları ile stad kapasitesi artırılmıştır. Her iki açık tribün, 10.000 seyirci kapasitesine çıkarılmıştır. Eylül 1999’da inşaatına başlanan ve 20 Ağustos 2000 tarihinde, 2000-2001 sezonunun açılış maçı olan İstanbulspor maçıyla hizmete giren “Migros Tribünü”‘de eklenince, kapasite 30.000’e ulaşmıştır. Aynı sezon içinde diğer açık tribünün de inşaatına başlanır. 6 Mayıs 2001’de oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçıyla birlikte “Telsim Tribünü”nün (2009’dan itibaren “Türk Telekom Tribünü”) de hizmete girmesiyle, seyirci kapasitesi 42.000’e ulaşır.
Stadın atmosferinde ayrı bir öneme sahip Maraton Tribününün alt kısmı 2 Aralık 2001’deki Fenerbahçe-Beşiktaş maçında, tamamı ise 16 Şubat 2002 tarihinde oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçıyla açılır.
2002-2003 sezonunun ilk yarısında ise kale arkalarındaki tribünlerin üstü kapatıldı. 2005 yılının mart ayında numaralı tribün yıkılarak yerine 9 ayda yeni tribün inşa edilir. 26 Şubat 2006 tarihinde oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş maçıyla, yeni adı “Fenerium Tribünü” olan Numaralı Tribün’ün üst kısmı, nisan ayında da alt kısmı hizmete girer. Böylece yaklaşık 6,5 yıl süren yenileme çalışmasıyla eskiden 25.000 kişiye maç seyretme imkânı veren stadın kapasitesi de 50.000’den fazla seyirci alacak şekilde artırılır. Bu da Türk futbol tarihi için önemli bir adım olarak tarihe geçer.
Fenerium Tribünü ile birlikte hizmete giren Basın Tribünü’ne ünlü spor yazarının anısına “İslam Çupi Basın Tribünü” adı verilir.
Stad geçirdiği bu büyük değişim sonrası ilk sınavını, 20 Mayıs’ta 2009 UEFA Kupası Finaline ev sahipliği yaparak başarıyla verdi. Ukrayna’dan Shaktar Donetsk ile Almanya’dan Werder Bremen takımlarının karşı karşıya geldiği maçta uzatma bölümlerinde bir gol atan Shaktar Donetsk kupanın sahibi oldu.
2009-2010 sezonu sonrasında yapılan çalışmalarla çim sahaya alttan ısıtma sistemi getirildi ve su giderleri düzenlendi. Ardından stadın bazı bölümlerine yürüyen merdivenler eklendi.
Şükrü Saraçoğlu Stadı Mimari Özellikler :
Gerek varoluşu ve temsil ettiği değerleri, gerekse içinde bulunduğu dönemlerin siyasi , sosyal ve ekonomik tüm izlerini taşıyan yönleriyle Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumu mimari açıdan İstanbul’un dokusunda önemli bir yer tutar. Çeşitli iç ve dış mimari detayları ve de Türkiye’de ilklere öncülük eden bölümleri ile taraflı tarafsız herkesin hayranlığını kazanmıştır.
Mimarisi dikdörtgen şeklinde olan bu stadın bugünkü kapasitesi Türkiye Futbol Federasyonu’nun sitesine göre ise 50.509’dur. Çim saha boyutu 105×68 metredir ve doğal çimdir. Stadyumda toplamda 36.000 metrekare olan 5.440 kapalı oturma alanı, 100 tane VIP locası bulunmaktadır. Migros Tribünü 10.813, Türk Telekom Tribünü 10.934, Maraton Tribünü 15.566 ve Fenerium Tribünü 15.187 kapasitelidir. 50’si erkekler, 29’u kadınlar için olmak üzere toplam 79 tane tuvalet vardır.
Ev sahibi takıma ait 427 m², rakip takıma ait 286 m², 1. hakeme ait 100 m², 2.,3. ve 4. hakemlere ait 40 m² soyunma odası bulunmaktadır. Ayrıca stadta sağlık odası, delege odası, doping test odası, konuklar için resepsiyon odası, 4 tane ilk yardım odası mevcuttur. 10 otobüs ve 1000 tane araba kapasiteli park alanı stadında altında konumlanmıştır. 68 farklı turnike sayesinde stadtan dakikada 9.552 seyirci çıkabilir. Stada akredite olabilecek 240 tane basın (sadece B), görev alabilecek 15 tane TV ve 5 radyo organı, 155 masa kapasiteli yazılı basın odası mevcuttur.
Türkiye’de bir ilk olarak, 2006 yılı ekim ayında stadyum tribünlerine ısıtıcılar eklenmiştir. Stadın aydınlatma gücü ise 1400 luxtur.Tüm tribünlerin üzerindeki çatılar özel çelik konstrüksiyonlarla tutturularak geçmiş senelerde sıkıntı yaratan ve seyircinin görüş açısını azaltan sütunlar tamamen kaldırılmıştır.
Bunların yanısıra stadyum içerisinde ofis alanları, toplantı odaları,Fenerbahçe TV yayın odaları bulunmaktadır.Ayrıca yapının içerisinde Türkiye’de ilk kez bir spor kulübü tarihinin detaylarını,kazandığı başarıların ödüllerini ve tüm tarihsel hatıraları içeren Fenerbahçe Müzesi ile gene ilk kez bir spor klübünün resmi ürünlerinin satıldığı ve tüm Türkiye’de bir çok şubesi bulunan Fenerium mağazasının en büyüğü bulunmaktadır.
Önünden geçerken herkesin hayranlıkla seyrettiği yapının en önemli harçlarından biri olduğu için Fenerbahçeliler özellikle Ata’mızın o 500 Liralık bağışı hiç unutmazlar ve ona şükranlarını her fırsatta sunarlar.
Kaynakça:
Evladıma Miras Bu Sevda – Bozkurt K. Yılmaz
Rüştü Dağlaroğlu – Fenerbahçe Tarihi
Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi – Tarih Vakfı
Sabah – Arşiv
Milliyet – Arşiv