Kısa Bahar Turları İçin Oteller
Hotel Bikini Berlin
Batı Berlin’de yer alan, Design Hotels üyesi Otel Bikini Berlin 2013 kışında açılmış. İç dekorasyonunun tasarımı Studio Assliyer tarafından gerçekleştirilmiş. 149 odaya sahip otel büyük şehir ve jungle konseptinin bir arada uygulandığı oldukça eğlenceli bir tasarıma sahip. Werner Assliyer ve ekibi tarafından dizayn edilmiş. 100 kişilik bir konferans salonuna, zengin bir mutfağı olan lezzetli bir restoranta ve hayvanat baçesi manzarılı bir saunaya sahip. Oteli eğlenceli kılan detaylardan biri de büyük odalarda kişisel bisikletler bulunması.
Odaların genel konseptinde kent ve orman yaşamından alınmış ilhamın yansıdığı tasarım detayları birbirine tezat bu kavramlar büyük bir ustalıkla harmanlanmış. Odalarda çağdaş insanın tüm ihtiyaçlarını karşılayacak teknolojik yeniliklere uyum sağlayan donanımlar kullanılmış. Oteli ziyaret etmek isteyeceklere şimdiden söyleyelim: 1000m2’lik yazlık teras, DJ’in sürekli bulunduğu bir lobi renkli atmosferin diğer bütünleyicilerinden.
Otelin Batı Berlin’deki bu binası, döneminin ikonlarından, bu yüzden savaş sonrası tarih için önem teşkil ediyor. Çevresinde büyük bir park ve hayvanat bahçesi olması, mimari stüdyoya projeyi gerçekleştiren mimari ofise de yola çıkış için ilham kaynağı olmuş.
Doğa ve şehir kültürünü harmanlayarak, “Urban Jungle” stilini oluşturmuşlar. 149 odanın yarısı, hayvanat bahçesindeki maymunların yaşam alanına bakıyor. Bu da otelin atmosferini daha da ilginç bir hale getiriyor.
The Grand
Tarabya
Tarabya Oteli‘nin yüzyıllık mirası üzerine getirilen modern perspektifiyle The Grand Tarabya, Türk konukseverliğiyle küresel standartların mükemmel birleşiminden oluşan benzersiz bir deneyim sunuyor. The Grand Tarabya, İstanbul’un keyfini kusursuz bir şekilde çıkarabilmeniz ve unutulmaz zamanlar geçirebilmeniz için çok özel imkanlarla donatıldı.
Eşsiz güzellikte bir koya ve marinaya, yemyeşil doğal bir güzelliğe sahip olan Tarabya, İstanbul’da son derece özel bir konuma sahiptir. Tarabya koyu balık restoranları, renkli atmosferi ve Karadeniz çıkışını da mükemmel bir şekilde gören eşsiz Boğaz manzarası ile ünlüdür.
The Grand Tarabya’nın 2. katında bulunan Diba Bar’da, bu eşsiz Boğaz manzarası eşliğinde, Tarabya Koyu’na karşı içkinizi keyifle yudumlayabilir ve günün tüm yorgunluğunu üzerinizden atabilirsiniz. Bar menüsündeki uluslararası şarap çeşitleri, şampanyalar ve kokteyllerle Diba Bar, birer kadeh içki eşliğinde Tarabya Koyu’nu seyrederek keyifli sohbetlere dalacağınız ve gün batımını izleyebileceğiniz mükemmel bir buluşma noktasıdır.
The Grand Tarabya’nın Therapia Spa bölümü, Spa tutkunları için çok özel bir mekan. Hafta sonunda rahatlamak, ruhunuzu ve bedeninizi dinlendirmek için bulunmaz bir fırsat.The Grand Tarabya’nın 4,500 metre karelik Therapia Spa’sı, açık ve kapalı havuzları, yüz ve vücut bakımı gibi mükemmel hizmetlerini sizlere sunuyor.
Mandarin Oriental Hotel
Barcelona şehrinin en popüler bulvarlarından Passeig de Gracia bulunan otel, 20. yüzyılın ortalarında kalmış bir binanın ödüllü tasarımcı Patricia Urquiola’nın yenilenmesiyle hizmete girmiş. Bu otelde, ödüllü bir spa, Blanc Brasserie & Gastrobar sayesinde yenilikçi yemek imkanı ve Carme Ruscalleda’nın iki Michelin yıldızı ödüllü yemeği dahil olmak üzere olağanüstü hizmet ve olanaklar sunuyor.
Otelin tasarımını, New York Museum of Art koleksiyonlarının daimi parçası olan ödüllü İspanyol tasarımcı Patricia Urquiola yapmış. Yeni oda ve dekorları oluşturmak için yeniden görevlendirilen Urquiola, avant-garde ve kozmopolit tasarımlarını sürdürmüş.
Bu yeni konseptte Urquiola, avant-garde Avrupa tatları ve geleneksel oryantalist stiller arasındaki harmonik bağlantıyı, otel için özel olarak yaptırılan hidrolik mozaikler ve sanat eserlerine, Katalan modernizminin yeni yorumlarını katmış.
Yeni suitlerde, konukların kendilerini evlerinde hissetmesi için gerekli servis hizmeti için bütün detaylar düşünülmüş. Bu detayların birkaçından bahsedecek olursak, Urquiola, odalarda tekstil ekranlar, Tai-Ping halı ve Urquiola Studio tarafından tasarlanmış benzersiz mobilya parçaları kullanarak, esnek boşluklar yaratmış.
Geniş suit boyutlarıyla dikkat çeken otelde tavanlara, aydınlatmaların ve gün ışığının her iki taraftan kusursuzca birleşmesi için ekstra yükseklik verilmiş. Tavandan yere kadar yapılmış pencerelerde ferah ve modern bir görünüm oluşturmak için soluk ve karanlık duvarlarını tamamen zıt renkler seçilmiş. Ortamın sıcaklığını vurgulanmak için ise bronz detaylar kullanılmış. Zeminde meşe ahşap kullanılırken parlak renkli kilimler tercih edilmiş.
Hotel Santa Caterina
Portakal ve limon bahçeleri ile çevrili, ışık, alan, ve renklerin ayrılmaz bir parçası olan büyüleyici bir dönem mimarisi ile tamamlanan Hotel Santa Caterina’da zamanla ve dünyayla bağlarınızın kopacağı garantisini veriyoruz. Hotel Santa Caterina, ışığı, suyu, terasları, huzur veren havuzları, yemyeşil bahçeleri, sofistike dekorasyonuyla, iç ve dış mimarinin bu zevkli buluşmasında dinlenmek için adeta bir davetiye sunuyor. Klasik ve Akdeniz peyzajıyla, İtalya’daki Amalfi sahilinde geniş bir arazinin ortasında yer alan otel, tüm renkleriyle Akdeniz ruhunun örnek bir ifadesi.
Önemli bir Avrupa geleneği olan Büyük Tur’un en beğenilen noktası olan bu bölgede Hotel Santa Caterina, konuklarına üst düzey misafirperverlik sunuyor.
Son zamanlarda İtalya’nın en iyi işletmelerinden biri olarak oylanan Hotel Santa Caterina uzun yıllardır, profesyonel kadrosuyla büyük bir samimiyetle ve zerafetle, misafirlerine hizmet vermeye devam ediyor.
Bir aile oteli olan Hotel Santa Caterina bütün bu karakteristik ve benzersiz ambiyansı oluşturmak için tam 4 nesildir emek veriyor ve sevgiyle işletiyor.
Amalfi gecesi ve gündüzüyle bambaşka güzellikleri ortaya çıkan, romantik anlarınıza eşlik edecek, cennetten bir köşe. Hotel Santa Caterina bu bölgeyi ziyaret etmek isteyenler için ideal istikametlerden biri.
Shangri-La Hotel
Shangri-La Hotel Eyfel Kulesi ve Seine Nehri’ne sadece 600 metre mesafede yer alan lüks bir oteldir. Tesiste 2 tanesi Michelin yıldızlı olmak üzere 3 restoran vardır. Shangri-La Hotel’in özel tasarım oda ve süitlerinin bazıları, Eyfel Kulesi’nin romantik manzarasına sahip. Bu yüzden romantizm denilince fazla söze gerek kalmıyor.
Oda ve süitler, kristal kaplamalı özel tasarım mobilyalar gibi lüks unsurlarla ayrı ayrı dekore edilmiş. Tüm odalarda ısıtmalı zemin, ayrı küvet, yağmur duşu ile Bulgari banyo ürünleri içeren mermer banyo ve oturma odası bulunuyor.
Akşam yemeğinizi Fransız ve Güney Doğu Asya mutfağından lezzetler sunan La Bauhinia’da, gurme Fransız yemekleri ile hizmet veren Michelin yıldızlı L’Abeille’de veya Michelin yıldızlı diğer mekan olan Shang Palace’ta yiyebilirsiniz.
Kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinin keyfini cam çatılı yemek salonunda çıkarabilirsiniz.
Shangri-La Hotel’deki sağlık ve dinlence hizmetleri arasında kişisel antrenör imkanına sahip fitness merkezinin yanı sıra 15 metrelik yüzme havuzu ve hamam sayılabilir. Ayrıca odanızda rahatlatıcı spa deneyimlerini de yaşayabilirsiniz.
The Haze Karaköy
The Haze Karaköy, Karaköy’de geçmişte bir dönem fırın olarak kullanılan Keçeli Han ile, Neoklasik üslupta anıtsal betonarme mimarlığın bir örneği olan 1930’lu yıllarda Makara Fabrikası olarak kullanılan tarihi binanın mekansal birleşiminden oluşmuş.
Bu fırının tarihsel yansıması The Haze İstanbul’da Portekizce ‘fırın’ anlamına gelen Forneria Restaurant ile hayat bulmuştur. Diğer bir yanda, Makara Fabrikası olarak geçmişte faaliyet göstermiş tarihi binanın, pencere boşlukları altındaki çerçeveler ve pencereler arası düşey silmelerle bir Art Deco etkisi oluşturduğu görülüyor. Bunların dışında; zemin kat üzerinde bulunan balkonun da yine bir dönem yaygın olarak görülen “hitap balkonu” geleneğinin bir ürünü olduğu ve aynı zamanda da girişi vurgulayan bir saçak görevi gördüğü oldukça aşikârdır. Özetle yapı Neoklasik üslupta olup anıtsal betonarme mimarlığının mükemmel bir örneğidir.
Karaköy’ün merkezinde, limanın yanı başında, Necatibey ve Maliye caddelerine 18’er metre cepheleriyle, seçkin 44 odası ve Boğaz ve Haliç manzaralı Özel Teraslı Penthouse Suitleri ve Galata Kulesi manzaralı Özel Teraslı Penthouse Suitleri ile ses getirecek ve keyif katacak bir yapı olarak hizmete girmiş.
Arda Türkmen’in yeni lezzet konsepti Forneria, mönüsündeki klasik Akdeniz lezzetlerine Türk mutfağından esinlendiği küçük dokunuşlar ekleyerek, Karaköy’ün hızla gelişen gastronomi hayatında yeni ve başka bir sayfa açıyor. Geçtiğimiz aylarda otelin terasında açılan Arda Türkmen’in restoranı Mükellef, muhteşem tarihi yarımada ve Topkapı sarayı manzarası; arka cephede de sizi bütün ihtişamıyla Galata Kulesi karşılıyor. Toplam 120 kişilik oturma kapasitesiyle misafirlerine merhaba diyen Mükellef Karaköy, fonda çalan Türk sanat müzikleri repertuarı kadar yemekleriyle de bir hayli iddialı görünüyor.