tarihi yerler

dergi_form_nisan

 

Tarihi Moda İskelesi

Moda burnunda 1916 – 1917 tarihleri arasında, Haydarpaşa iskelesi gibi dönemin ünlü yapıtlarında imzası bulunan ünlü mimar Vedat Tek tarafından inşaa edilmiştir.

Tarihi iskeleye orta yerinde sağa doğru bir dirsek yapan taş bir yoldan geçerek varılır. Yıllar boyunca İstanbul’da deniz yoluyla kitle taşımacılığında önemli bir görev üstlenen bu tarihi iskele, aynı zamanda belli bir dönemin sadece mimarlık sanatının değil; ekonomik kültürel panaromasının da sembollerinden biri haline dönüşmüştür günümüzde. İstanbul’da sembolleşmiş ender yapılardan biri olması özelliği ile de, modanın kültürel ve tarihi dokusunun en önemli parçası olarak kabul edilmektedir, bugün sırf semt sakinleri tarafından değil üstelik tüm İstanbullular tarafından. Zarif Kütahya çinileriyle süslü olan iskele, 1937 yılındaki çok şiddetli bir lodos fırtınasında ciddi hasar görünce, üst katı kaldırılmıştır.

2000 yılında TDİ ile Türkiye Deniz Ticaret Odası Başkanlığı’nın ortaklaşa çalışarak restore ettirdiği Tarihi Moda İskelesi, 1 Temmuz 2001 yılında Kabotaj Bayramı günü yeniden hizmete açılmıştır. O günden bugüne de İstanbulluların hizmetindedir.
dergi_form_nisan

dergi_form_nisan

 

MODA DOSYASI

 

iSTANBUL’UN EN ESKiLERiNDEN OLSA DA HEP EN GENCi KALACAK SEMTi MODA                    

Kadıköy’ün, dolayısıyla Moda’nın tarihi İstanbul’un kuruluş tarihinden eskiye dayanır. Moda’nın geçmişi Fenikeliler’e kadar uzanır. Moda, Fenikelilerin Karadeniz kıyılarında kurdukları şehirlere hareket etmeden önce durup, gereksinimlerini tamamladıkları bir merkezmiş başlarda. Osmanlı dönemine gelindiğinde ise Semt, özellikle Avrupa’dan gelen azınlıkların 19’uncu yüzyılın sonlarına doğru yoğun bir şekilde yerleştiği yer olarak tarihe geçmiş.

Örneğin İstanbul’da yaşayan İngilizlerin tamamına yakını burada ikamet ederlermiş. Batılaşma hareketlerinin yoğunlaştığı dönemde Osmanlı ileri gelenleri, Rumlar, bürokratlar, sanatçı ve bilim insanları da bu semte akın etmeye başlamış. Böylece semt, insanlar arasında Moda adıyla anılır olmuş. O dönemden kalma çeşitli mimari eserler, batı kökenli okullar ve kiliseler semtin batılılaşma sürecinin en yakın tanıkları olarak bugün hala ayaktalar.

Tabii her yapı, onlar kadar kararlı direnememiş akıp giden zamana. Cumhuriyetin ilk yıllarında, 2-3 katlı bahçeli evlerin yaygın olduğu Moda’da, 1960 yıllardan itibaren bitişik düzenin hüküm sürdüğü 5-6 katlı binaların yanyana sıralandığı ve genellikle ön taraflarında değil arka cephelerinde bahçelerin konumlandığı bir mahalle düzeni yaygınlaşmış. Geçirdiği dönüşümlere rağmen Moda bugün de kendine özgü bir orta sınıf ve entelektüel semti olma özelliğini korumaktadır. Çeşitli sanat ve kültür merkezlerine ev sahipliği yapıyor oluşu, Kadıköy’e çok yakın olmasına rağmen kaybetmediği doğal dokusu, şehrimizin sembolleri arasına girebilecek tarihi iskelesi, birbirinden renkli butik mekanları,eşsiz manzarası ile Moda köklü tarihçesine inat asla eskimeyecek bir İstanbul geleneği olmaya devam edecektir diye düşünüyoruz. Siz ne dersiniz?
dergi_form_nisan

dergi_form_nisan

 

AYİA TRİADA KİLİSESİ 

Kadıköy Ayia Triada Rum Ortodoks Kilisesi, Caferağa Hacı Şükrü Sokak’da yer alır. Yapının mimarları G.Zahariadis ve Belissarios Makropoulos’dur. Etrafı demir parmaklıklı alçak bir duvar ile çevrili olan kilise, kapalı Yunan haçı planlıdır. Orta mekanın üzerini, dört sütun üzerine oturan yüksek kasnaklı bir kubbe örter. Kubbeyi dört yandan yarım kubbe destekler.

Düzgün kesme taştan inşaa edilen kilisenin köşelerinde yuvarlak kemerli çan kuleleri yer alır. Yapının kuzey ve güney cephelerinde görülen pencereler geometrik motiflidir. Girişe sekiz basamakla ulaşılır. Dışa taşkın anıtsal giriş cephesi,  yuvarlak geniş bir kemerin içinde yer alan kapı ve üzerindeki yuvarlak kemerli sütunlarla hareketlendirilmiş; kemerin üzerine de sivri bir alınlık oturtulmuştur. Kilisenin mermer ambonu, templon ve despot tahtı Thombros tarafından yapılmıştır.

Ambon üzerinde dört İncil yazarı tasvir edilmiştir. Despot tahtı güneydoğudaki payenin önünde görülür.  Apsis yarım kubbesinde Meryem Ana betimlenmiştir. Ayia Triada kilisesi, neoBizans ve neoRönesans egemen olduğu bir tasarıma sahiptir.

İç ve dış mekan temelinde ele alındığında yapı, eklektik üsluptadır. Kilise girişinin güneyinde, 3-4. yy.larda yaşamış olan Ayia Ekaterini’ye atfedilen bir ayazma bulunur.
dergi_form_nisan