MISIR KONSOLOSLUĞU
Arnavutköy’den yola çıkıp sahilden Bebek Semtine ulaştığınızda, muhteşem beyaz bir yalı karşılar sizi. Bebek’te olduğunuzu anlarsınız hemen. Şehrin yabancısı iseniz buranın bir müze veya otel olduğunu düşünmeniz çok mümkün. Oysa İstanbul’lular çok iyi bilir, burası İstanbul Mısır Konsolosluğu’nun binasıdır.Peki ne bu muhteşem yalının hikayesi gelin birlikte göz atalım. Tarihçilere göre, bizim şu an önünden hayranlıkla geçtiğimiz yalı aynı yerde zaman içinde inşa edilmiş üçüncü bina. Kayıtlara göre ilk yapı, Sultan III. Ahmed’in Kadı askerlerinden Dürrizade Arif Efendi’nin yaşadığı binaymış. Yalı, döneminin yani Lale Devri’nin ünlü yapılarındandı. İkinci yapı, ahşap bir bina olan Halil paşazade Arif Efendi Yalısı diye biliniyor. Yalı, önceleri Rauf Paşa’ya aitmiş, sonrasında da Sadrazam Ali Paşa’ya (1815-1871) geçmiş. Paşanın ölümünün ardından, II.Abdülhamid (1876-1909) tarafından satın alınarak, Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa’nın annesi ve eski hıdiv Tevfik Paşa’nın eşi Hıdiva Emine’ye 1896’da hediye edilmiş. Şu an gördüğümüz yapı, Hıdiva Emine tarafından 20. yüzyılın başlarında inşa ettirilmiş ve Hıdiva Sarayı ve Valide Paşa Yalısı olarak adlandırılmış. Bu son yapılışında bina, İtalyan asıllı Fransız mimar Antonio Lasciac tarafından dönemin modası art nouveau tarzına uygun olarak tasarlanmış. Cumhuriyetin ilanından sonra ise Emine Valide Paşa tarafından Mısır Hükümeti’ne bağışlanmış ve böylece bugünkü halini almış. 2002 yılında boşaltılan yalı, 2008-2011 arasında geniş çaplı bir restorasyondan geçmiş. Halen Mısır Arap Cumhuriyeti İstanbul başkonsolosluk binası ve başkonsolos rezidansı olarak kullanılmakta. LUCCA Bebek deyince akla ilk gelenler arasında bir kafe-restoran-bar; Lucca Geniş koltukları, uzun ahşap masaları ve yüksek tavanıyla ferah bir ortamı var. Etrafındaki çiçeklerle yoldan ayrılan dışarıdaki masalarda hem hava alıyorsunuz, hem de Bebek piyasasını kaçırmamış oluyorsunuz. Lucca’nın barındaki Cevat Yıldırım Time Out İstanbul/Miller Yeme-İçme Ödülleri’nde En İyi Barmen Ödülü’nün de sahibi. En çok tercih edilen mojito’dan satsuma’ya en nefis kokteylleri burada içeceğiniz kesin. KORU KAHVESİ Zevkli ve kendinizi evinizde hissedebileceğiniz dekorasyonuyla ilgi toplayan, muhteşem manzarası eşliğinde Boğaz’ın keyfini çıkarabileceğiniz bir yer: Bebek Koru Kahvesi 1997 yılından beri Bebek’in orta noktasında konumlanmış olan Bebek Koru Kahvesi, müşterilerine alışkanlık yaratmış durumda. Güler yüzle sunulan birbirinden lezzetli yemekler ve keyifli ortam, mekânın her yerinde hissedilen titizlik, güzel servis ve muhteşem sunum ile sıcak karşılanma mekânın bir ‘klasik’ olmasındaki en büyük etkenlerden. HAPPILY EVER AFTER Ayşe Kucuroğlu’nun sahibi olduğu Happily Ever After, Bebek’in en güzel noktalarından birinde yerini almış. Açıldığı ilk senelerde müşterilerine sadece renkli cupcake’ler ve lezzetli kahvaltılar sunarken, şimdilerde ise günün her saati kahvaltı, yemek ve geniş içecek menüsü ile restoran olarak da hizmet veriyor. Sade ama bir o kadar şık dekore edilmiş bu restorana muazzam boğaz manzarası da eklenince kendinizi buradan alıkoymak pek zorlaşıyor. Öğreniyoruz ki, buranın asıl özelliği bütün gün kahvaltı yapabileceğiniz bir yer olması. Kahvaltı da birkaç seçenekten ibaret değil elbet. Türk usulü pastırmalı, ballı kaymaklı kahvaltı tabağı ‘Paşa Kahvaltı’ tabağı da var, özellikle Amerikan pancake’lerine alışmışların hasret gidereceği pancake’ler de; ya da ‘şişi’yseniz kuşkonmazlı, parmesanlı, proschiutto’lu, English muffin’li ‘Coronado Island’ tabağı da. Meksika kahvaltısı ‘Huevos Ranches’in şehirde eşi yok; mısır tortillası üzerinde domates salsa, iki göz yumurta, beyaz peynir ve avokadodan yapılıyor. Uzun uzadıya keyif sürecek vaktiniz yoksa açma-simitten ya da binbir türlü ekmek modeli ve malzemeyle yapılan sandviç seçeneklerinden alabilirirsiniz. Tuna Melt Sandwich favorilerden; ton balığı, domates ve eritilmiş cheddar’lı dev bir sandviç. Bu arada müslileri ve zencefilli ayva reçelleri ev yapımı. Burası aynı zamanda akşam yemeği ve şarap ağırlıklı bir restoran. Levrekten şemignon’a, tuna tartardan kaserolden ağır ateşte pişmiş kuzu pirzolaya kadar pek çok lezzetli seçenek var. Şarap menüleri de oldukça zengin. Özellikle akşamları yoğunluk arttığından rezervasyon yaptırmak şart. EVİN SANAT 1996 yılından bu yana sanata ve sanatçıya desteği ilke edinen Evin Sanat Galerisi, Türkiye`de ilk kez sadece “sanat galerisi” olmak üzere bir mekana temel attı. Sanatçı–sanatsever ve galericiden oluşan üçlü sacayağında güvenin en önemli unsur olduğunun bilinciyle, Türk resim sanatında kurumsal bir kimlik oluşturmayı amaçlayan Evin Sanat Galerisi, anlaşmalı olduğu sanatçıların yurtiçi-yurtdışı fuar organizasyonlarında tüm tanıtımlarını üstlendiği gibi sertifika sistemiyle hem sanatçının, hem de resim sahiplerinin sanat eseri üzerindeki haklarını gözetiyor. Mekan bütünlüğünün sağlandığı bu binada resim severler hem kişisel sergiyi, hem de koleksiyon eserlerini aynı anda izleyebiliyor. Galeri, ustalarımızdan, figür resmine gönül vermiş genç kuşak ressamlara kadar uzanan sanatçıların eserlerini sergiliyor. PASTEL Şef Yasemin Aral, New York French Culinary Üniversitesi’nde eğitimini tamamlamasının ardından Londra’da Claridge’s ve Harrod’sda, İstanbul’da da Four Seasons Otel’de çalıştıktan sonra 2012 yılında ‘Kişiye Özel Tatlı’ sloganı ile PASTEL İSTANBUL’u hayata geçirmiş. Pastel İstanbul, müşterilerine geniş masaları, şık bardakları ve kumaş peçeteleri ile kendilerini şımartma imkanı sunuyor. Günlük hazırlanan ve hiçbir katkı maddesi kullanmadan yapılan tatlıları, özel hazırlanan kahveleriyle Pastel İstanbul, tatlı yemeyi eşsiz bir deneyim haline getiriyor. Pastel İstanbul’un her gün taze hazırlanan zencefilli pannacotta, limonlu cheesecake, çilekli dacquoise, çikolatalı mousse, karamelli profiterol ve passionfruit tart gibi geniş tatlı menüsünde ayrıca özel siparişle hazırlanan Mont Blanc, kahveli veya fıstıklı opera, concorde, beyaz çikolatalı pannacotta, milföy, tiramisu gibi birçok çeşit bulunuyor. BEBEK KAHVE Dile kolay tam 69 sene önce başlamış Bebek Kahve’nin hikayesi. Başlı başına ders çıkarılması gereken bir mekan serüveni. Şu anda üçüncü kuşağın idaresinde. O zamanlar Bebek, balıkçılık ve hayvancılık yapılan küçük bir köymüş. Bebek halkı, sebzesini, kömürünü ve hatta içme suyunu bile mavra denilen büyük kayıklarla karşı kıyıdan getirirmiş. Dede Ali Osman Bebek’te dürüstlüğü ile bilinen ve çok sevilen bir lokantacıymış. Bebek Kahve, ilk yıllar bir balıkçı kahvesi olarak şekillenmiş. Pazar yeri gibiymiş kahvenin önü. Kömüründen sebzesine herşey buradan dağıtılırmış. Hal böyle olunca, o zamanın tüccarı da, kayıkçısı da, balıkçısı da kahvenin müşterisi olmuş. Balıkçıların ağlarını tamir ettiği, lambalı radyo ile ajans haberlerinin dinlendiği, çayıyla, kahvesiyle, sohbetiyle sıcak ve dolu dolu bir mekan ortaya çıkmış. Aynı samimiyet, mekan oğlu Abdullah Atakana’a kalınca işletme hiç kan kaybetmeden devam etmiş. 50 yıl boyunca kahveye gelen bütün öğrencilerin “Apo babası” olmuş Abdullah bey. Yıllar içinde, zamanın Robert Koleji yerini Boğaziçi Üniversitesi’ne bırakınca Bebek kahve için de bir değişim süreci başlamış. Nasıl mı? Soğuk bir kış günü dışarıda üşüyen kızlı erkekli üç beş üniversite öğrencisi içeri girerler ve sobanın yanına otururlar. Bu bir tarihin başlangıcı olur çünkü ilk defa bir kahvehaneye kadınlar girmiş olur. Zamanla “Kızlar Kahvesi”ne çıkar adları. Şimdilerde kitabını, gazetesini, bilgisayarını alan herkes Bebek kahvede. Üçüncü kuşak kahve yönetimi de bu durumdan memnun. “Bir defa gelen de kolay kolay vazgeçemez bizden. İster sabah kahvaltısı, ister öğlen yemeği, isterse akşamüzeri olsun, çayımız hep taze, yemeğimiz hep leziz, sohbetimiz hep sıcaktır.” şeklinde ifade ediyorlar Özcan ve Selahattin Atakan kardeşler duygularını. Semtin en önemli simgelerinden birine dönüşen Bebek Kahve’ye, samimiyetle ve keyifle geçen nice 70 yaşlar dileriz. BEBEK HOTEL Bebek Otel, Asya ve Avrupa kıtalarını birbirinden ayıran İstanbul Boğazı’nın en güzel manzarasına sahip Bebek’in kalbinde yer alır. 1955 yılından beri hizmet vermeye devam eden Bebek Otel, geçirdiği renovasyon sayesinde modern çağın iletişim, teknoloji ve güvenlik olanaklarından faydalanarak kaliteyi, rahatlığı ve ev ortamını önde tutan mimari anlayışla yenilendi. 21 butik odası ile adeta Boğaz’ın içindeymiş hissi veren Bebek Hotel, misafirlerini keyifle ağırlamaya devam ediyor. CHILAI BEBEK Boğaz’ın hemen kıyısında, modern ve sıradışı dekorasyonu, ünlü şeflerin iddialı ve benzersiz menüleriyle İstanbul gece hayatının kalbi artık CHILAI BEBEK’te atıyor. Chilai, dünya mutfağının yanı sıra Culinary camiası tarafından kabul görmüş ve benimsenmiş yemekleri günümüz teknikleri ve Asya mutfağının dinamizmi ile harmanlayarak konuklarına sunuyor. Chilai; Hristiyanlık döneminden önce, bilinmeyen bir tarihte Bebek semtinin eski adıymış ve yan yana dizili iskeleler anlamına geliyormuş. Chilai dört kattan oluşuyor; Girişte; bistro-bar lounge, Godiva çikolata köşesi ve denize sıfır bahçe, Birinci katta; sanat galerisi, sushi bar, day-light özellikli projeksiyon ile maç yayını alanı, İkinci katta; fine dining, teras ise fine dining’in yazlık bölümünden oluşuyor. Mekanda çalan müzik türü saatlere ve katlara göre değişiklik gösteriyor. Bahçe, giriş kat ve sushi katında gündüz açılış saatinden akşam 02.00’a kadar Lounge ve Chill-out müziğin en güncel örnekleri sunulmakta, akşam 21.00’dan sonra ise mekanın durumuna göre Deep ve Funky House çalıyor. BEBEK CHIC TOWN Bebek semtinin ilk tasarım ve dekorasyon dükkanı Chic Town Bebek yeni açılmış ve sizleri bekliyor. Mimar Tülay Beşir tarafından yaratılan konsept ve marka ile günümüz dünyasının hızlı koşuşturmasında, kişileri evlerinde iyi, farklı, enerjik ve neşeli hissettirecek, hayallerindeki yaşam ortamını gerçekleştirmelerini hedefliyor. Chic Town Bebek’te, dünyaca ünlü Tom’s Company ürünlerinden Thomas Hoffman’ın enerjik, renkli, eğlenceli el yapımı ve el boyama özel tasarım mobilyaları ve objelerini bulabilirsiniz. İtalya’nın en önemli 100 yıllık seramik firmalarından Rometti firmasının geleneksel el yapımı, farklı temalardaki neşeli, çağdaş vazo, kase ve dekoratif objeleri, yine ünlü İtalyan Firması Adriani Rossi’nin, üfleme tekniği ile yapılmış uçuşan balon lambalarını, seramik beyaz melek lambalarını, büyük kiraz formunda lamba, dekoratif vazo ve mumlukları, Lübnan Firması Bokja’nın geleneksel teknikle üretilmiş el yapımı tasarım koltuk ve kanepeleri, İtalyan Firması Diamla Brown‘nun vintage, loft, endüstriyel, country mobilya, lamba, ayna ve objelerini, Philipphe Starck‘ın Dolce&Gabbana, Missoni, Moschino desenli matmazel ve masters sandalyelerden, labhome taburelere Patricia Urquiola’nin comback, foliage gibi önemli koltuk tasarımlarına, Ferruccio Laviani’nin ünlü barok aydınlatma Bourgiye’den Marcel Wander’sin tasarım ürünlerine kadar dünyaca ünlü birçok tasarımcının birbirinden farklı ürününü bulmak mümkün. Dünyaca ünlü tasarımcı ve mimarların eğitim gördüğü Londra’daki St.Martins Sanat ve Tasarım Akademisi’nde eğitimini tamamlayan mimar Tülay Beşir bugüne kadar konut, villa, recidence, otel, ofis, mağaza, restoran, cafe-bar gibi birçok iç mimari proje ve uygulamaya imza atmış. CEREMONY Bebek’in tam ortasında birbirinden güzel çiçeklerle ve süslemelerle bezenmiş rüya gibi bir vitrin dikkatiniz çekiyordur mutlaka. Ceremony Çiçekçilik işte bu dükkanda faaliyet gösteriyor. 1995 yılında, İrem Yargıcı tarafından kurulan Ceremony, sahibinin moda ve tekstil alanındaki birikiminin, yaratıcılıkta estetik ve yenilik arayışının bir sonucu olarak ortaya çıkmış. Adını hayatın bir “kutlama” olduğu düşüncesinden alan Ceremony; düğün, davet organizasyonu hizmeti veriyor ve çiçek düzenlemeleri yapıyor. Ceremony’yi sektöründe öne çıkaran özellik, sunumda yaratıcılık, şıklık ve davetin konseptini doğru vurgulamakta gösterdiği özen olmuş. Daveti özel kılanın ve törendeki konseptin, ev sahiplerinin özelliklerinin ve mekanın güçlü yanlarının doğru vurgulanması olduğuna inanan Yargıcı, bugüne kadarki çalışmalarında hep bu kavramları ön planda tutarak alanında önemli bir isim olmuş. BEBEK CAMİİ Bebek’in tam merkezinde, parkın yanıbaşında yer alan camii, Sultan III. Ahmet adına Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılmış bir eserdir. Padişahın Hümayün-u Abad Kasrı’nın (diğer adıyla Bebek Köşkü) hemen yanına konumlandırılmıştır. Bu düzenlemeler tarihçiler tarafından Bebek köyünün yazlık bir yerleşim olarak benimsenmesinin ilk sinyalleri olarak yorumlanmaktadır. O yıllarda mektep olarak kullanılan özel bölümü, hünkar mahfili ve minarenin altına konumlanmış çeşmesi, karşısında bulunan hamamı ile kendi içinde bütün bir mimari anlayışa sahiptir. İlk yapıldığı yıllarda kagir mi ahşap mı olduğuna dair elimizde kesin bir bilgi yoktur. Çünkü camii 1913 yılında dönemin Evkaf Nazırı Mustafa Hayri efendi tarafından yıktırılmış ve dönemin vakıflar baş mimarı Kemalettin Bey tarafından yeniden inşa edilmiştir. Kitabesi son cemaat yerinin orta kemeri üzerindedir. Cami, alçak beton duvarlarla çevrili bir avlu içinde yer alır. Avlu kapısından girince karşımıza çıkan çeşme üzerindeki küçük kitabede yazılı olan “Ve minelma-i külli şey’in hay, sene 1138” sözü bizi adeta manevi hayat sunan camiye davet eder. Tarihi kayıtlara göre minare altında olduğu söylenen çeşme bu ise ve eğer yeni cami yapılırken yerinden kaldırılmamış ise eski Bebek Camii’nin minaresinin yeri bu çeşmenin bulunduğu noktadır. Bu takdirde eski caminin denize daha yakın hatta deniz üzerinde olduğu anlaşılır. Bebek Camii, kare planlı kesme kufeki taşından inşa edilen, dört duvar üzerine oturtulmuş yüksek bir kasnak üstünde bir kubbe ile örtülü harim ile üç bölümlü son cemaat yeri revakından oluşan bir yapıdır. Bebek Camii, Mimar Kemalettin ile Vedat Tek Beyin öncülüğünde o dönem yapılarına egemen olan I. Ulusal Mimari Üslubunun önemli bir örneğidir. Üç tanesi ön cepheye, ikisi yan cephelere bakan beş sivri kemere destek teşkil eden payelerle teşkilatlandırılmış olan son cemaat yeri revakının üzerini üç kubbe örtmektedir. Cami aynı zamanda altısı büyük, yirmi sekizi küçük olmak üzere toplam 34 pencere ile aydınlatılmıştır. Mermer işlemelerinde , bitkisel motifli kalem işleri ile bezenmiş temiz bir taşçılık göze çarpar. Minberi ile vaaz kürsüsü ahşaptır. Ahşap olan kadınlar bölümüne, ahşap parmaklıklarla sınırlanmış olan müezzin mahfilinin doğu tarafından, yine ahşap bir merdivenle çıkılır. Minarenin girişi ise dışarıda, son cemaat yerinin sağ tarafındadır. BEBEK BRASSERIE Bebek Divan’ın Denizin Hemen Üzerinde Yer Alan Brasserie’si günün her saatinde hareketli. Özellikle güzel havalarda yer bulmak kolay değil. Bir süre renovasyonda olan mekân, sonrasında yeni yüzüyle faaliyete geçmiş. Özellikle Bebek’in kalabalığından uzak kalmak isteyenlerin aklına gelmesi gereken en huzurlu bölgelerden…Divan Brasserie Bebek, özgün çeşitlerden oluşan menüsü, eşsiz boğaz manzarası ve büyülü atmosferi ile sizleri her mevsim karşılamaya davet ediyor.