planlama

dfot

 

Frank Lloyd Wright

Dünyanın gelmiş geçmiş en önemli mimarları arasında olan Frank Lloyd Wright’ı okumak ve tanımak için mimar olmak şart değildir.  Wright’ın yaşama yaklaşımı ve düşünceleri, kendine yatırım yapan tüm görüşlere farklı bir bakış açısı katacaktır.

“Yaşım ilerledikçe yaşam benim gözümde daha da güzelleşiyor. Dünyanın güzellikleri, insanlara da geçip yansır. Güzelliğe budalaca sırt çevirenler sonunda onsuz kalırlar; yaşamları yoksullaşır. Ama güzelliğe akıllıca yatırım ya¬parsanız, onu tüm yaşamınız boyunca yanınızda, yörenizde bulursunuz.” Frank Lloyd Wright

 

Yirminci yüzyılın en üretken ve çok yönlü mimarlarından biri olan Amerikalı Frank Lloyd Wright  8 Haziran 1867’ de Wisconsin’de Richland Center’ da doğmuş, 9 Nisan 1959’ da Arizona’da Phoenix’ de ölmüştür.

Ortaöğrenimini Madison’ da 1883’ de tamamlamıştır. 1885-1887 arasında Wisconsin Üniversitesi ‘nde Mühendislik eğitimi sırasında ünlü tasarımcılarla çalışarak, profesyonel deneyim kazanmaya başlamıştır. 1887’de Chicago’ya gittikten sonra D.Adler ile L.H.Sullivan’ ın bürosuna yardımcı mimar olarak girmiştir. Planlama ve tasarım bölümü yöneticiliğine geldiği bu büroda 1893 ‘e kadar çalışmıştır. 1909’ da bir Avrupa turuna çıkmış, 1911’ de ülkesine döndükten sonra Wisconsin’ de serbest mimarlığa başlamıştır.

1912’ de bürosunun Chicago şubesini açmıştır.1915’ de Tokyo’ da yapacağı bir otel nedeniyle Japonya’ ya gitmiştir. 1920 ‘ye kadar kaldığı bu ülkenin sanatıyla ilgilenmiş ve ( bugün Boston Güzel Sanatlar Müzesi’ nde Spaulding Koleksiyonu adıyla saklanan ) baskı resimler toplamıştır. Ülkesine döndükten sonra 1928’ e kadar California’ da, La Jolla’ da kalmıştır. 1929’ da bürosunu Arizona’ daki Ocatillo’ ya taşımıştır. Ölümüne kadar Wisconsin ve Arizona’ da çalışmalarını sürdürmüştür.

70 yıldan uzun bir süre çalışmış ve 400’ü inşa edilen 1000 kadar bina tasarlayan, çeşitli tarzlarda çalışan, materyal ve mimari form kullanımında çok yaratıcı olan Wright karışık etkilerin bulunduğu bir ülkede mimarlık yapmıştır. O yıllarda Avrupa mimarlığından gelen özellikler, özgün birleşimlere ulaşamadan teknolojik ve endüstriyel ilerlemelerin etkisiyle yerleşimi yeni bir yaratma alanına, Chicago okulu adlı akımın kimi çağdaş mimarlık ilkelerini uygulamaya başladığı gökdelen mimarlığına bırakmıştır. Bu akım içinde mimarlığa başlayan Wright, kendi özgün mimarlık anlayışını geliştirmiş, Chicago Okulu’ nun geri plana itilmesinden sonraki uygulamalarıyla, Le Corbusier, W. Gropius ve L. Mies van der Rohe ile birlikte 20. Yy mimarlığını en çok etkileyen dört mimardan biri olmuştur.

Wright yapılarıyla olduğu kadar düşünceleriyle etkili olmuş, mimarlığa ilişkin görüşlerini güçlü kalemiyle dile getirmiştir. Yapının bir ağaç gibi, yani yaşayan, organik, çevresi ve işlevleriyle uyumlu bir bütün oluşturmasını sağlayacak koşulların araştırılması gerektiğini söylemiştir. Kitaplarında ülkesine özgü özgürlük, demokrasi, iktisadi düzen ve toplumsal yaşama biçimlerini savunmuş, bunlara uygun bir mimarlığın oluşturulmasını istemiştir. Cam eşya, otomobil gibi endüstri tasarımı konuları üstünde çalışmış, bir süre de bir derginin kapağını hazırlamıştır.

Wright gerek çok sayıdaki uygulamaları, gerek düşünceleriyle 20. YY’ ın ilk yarısındaki en etkili mimarlardan biri olmuştur. 1910 yılında yapıtlarını Avrupa’ da tanıtan iki kitap, başta W.Gropius olmak üzere çağdaş mimarlığın önde gelen temsilcilerini etkilemiş, onların yeni düşünceler geliştirmesine yol açarak daha sonra Uluslararası üslup olarak adlandırılacak yaklaşımın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Wright, bir okul gibi gördüğü işliğinde pek çok mimar çalıştırmış, düşüncelerini izleyen öğrenciler yetiştirmiştir.

‘Bir yapı yalnızca var olunacak bir yer değildir, bir var olma tarzıdır’ diyen ünlü mimarın mimarlık tarihine etkileri dokunmuş birkaç projesini inceleyelim:

 

William H. Winslow evi

River Forest, Illinois (1893)

Highland Park evi

Illinois (1902)

Şelale Evi (1936)

Johnson Wax apartmanı (1939)

Guggenheim Müzesi New York (1956-1959)

 

Wright, 2. Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin kırsal yaşam yaygınlaşmasının ustası olarak görülmüştür.

İlk yapıtları; Özgün üslubuna ulaştığı 1900’ den sonra, adını ABD’ deki ağaçsız kırları anlatmada kullanılan prairie sözcüğünden ve Wright’ ın 1901’ de Ladies Home Journal’ da yayımladığı ‘’ A House in a Prairie City ‘’ ( Kırlık Yöredeki Bir Kentte Bir Ev ) adlı yazıdan alan bir dizi konut tasarımı gerçekleştirmiştir. Dışarı taşan saçaklar ve pencere dizileriyle yatay çizgileri vurgulayan bu konutlar, onun ilk önemli yapıları olmuştur.  Evlerin X, L ya da T biçimindeki planları çeşitli konut işlevleri arasında serbest bir mekan akışı sağlamaktadır. Bunlar yalın ve süslemesizdir. Aralarında Willits, Heurtley, Martin, Glasner, Coonley, Roberts,Gale ve Robie evleri en önemlileridir. Wright bu yıllarda konut dışında kalan işlevlerde beton kullanmaya başlamış, dışavurumcu bir anlayışla kullanılan yeni yapı gereçleriyle en az ‘’ prairie evleri ‘’ kadar etkili olmuşlardır.

 

dfot

 

PENNY BLOOMS&BEANS

Çiçeklerle dolu bir tasarım hikayesi…

Motto Tasarım bu ay çiçeklerle dolu,kahve kokulu,yaratıcı fikirlerin yeni adresi  Penny Blooms&Beans’e konuk oldu. Penny’nin sahibi Ayça Paksoy ile çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik ve Ayça Hanım ile beraber,Bast Home okuyucularına özel bir tasarım hazırladık.

Penny Blooms&Beans herhangi bir günde hemen hemen hepimize keyif veren çiçekleri; canlı form ve renkleriyle, kahveyi; çekici ve davetkar aromasıyla sunuyor. Penny’de sizi şiirsel çiçekler ve kahve keyfiyle hayata dokunduğunuzu hissedeceğiniz bir atmosfer karşılıyor…

 

‘’Penny’de çiçeklerin de bir ruhu yansıtması gerektiği inancıyla canlı form ve renklerin öne çıktığı her tasarımın bir diğerinden farklılaştığı aranjmanlar hazırlamaya özen gösteriyoruz. Bunu başarmak için her mevsimin kendi renk ve dokularını yansıtan çiçekleri bilinçli olarak yaratılmış düzensizlik temasıyla birleştiriyor, farklı mekan ve zevklere uygun şekilde sunuyoruz.’’ Ayça Paksoy Sözen.

 

 

 

 

 

  • Biraz kendinizden bahseder misiniz?

Yurt dışında ve Türkiye’de lisans ve yuksek lisans eğitimi aldım. Türkiye’nin önde gelen ve sektörlerinde bölgesel lider olan grup şirketlerinde 10 yıl sureyle Stratejik Planlama ve Başkanlık Ofisi Diş İlişkiler görevlerini yürüttüm. Bu görevlerim sırasında kendimden bir şeyler katarak hayata geçirdiğim işlerin beni ne kadar mutlu ettiğini ve dolayısıyla da basarili olduğumu tecrübe etme şansım oldu.

Çiçek tasarlamak ise kendi düğün hazırlıklarımız sırasında tanıştığım bir kavramdı. Bunu ne kadar büyük bir keyifle hatta tutkuyla yaptığımı fark ettim ve bu farkındalığı hayata geçirmek için çiçek tasarımını profesyonel olarak yapmaya karar verdim. ‘Flower School New York’ta profesyonel çiçek tasarımı okudum. Ve sonrasında konsept bir çiçek evi olarak Penny’yi İstanbul’da açtım.

 

 

  • Günümüzde bu tür konsept mağazalar ufak ufak çoğalmaya başladı ancak hem atölye hem de kafe hizmeti verme özelliğine sahip olması elbette sizi diğer butik çiçek mağazalarından ayırıyor…Bu konsept fikri nasıl bir araya geldi,hikayesini bizle paylaşır mısınız?

 

Çiçek tasarım evlerinde yaşadığım tecrübeye baktığımda özellikle yurt dışında bu ortamlarda uzun zaman kalıp etrafı incelerken, tasarımı yapanları izlemeyi ne kadar sevdiğimi fark ettim ve bunu yaparken benim için bir başka keyif olan kahvenin bu gecen zamana iyi bir partner olabileceğine karar verdim. Ve Penny Atölye’de bu iki kavramı bir araya getirdim. Bu konsepti periyodik çıkan dergiler/magazinler, çiçek tasarımı üzerine kitaplardan oluşturduğumuz ufak kütüphanemizle birleştirdik. Kahve ile güne başlamak üniversite eğitimim sırasında yerleşen bir keyifti. Buna hiçbir zaman ara vermedim…

Seyahatte bile olsam günün ilk kahvesi benim için hep çok önemli oldu. Bu keyfi bir rituele dönüştürdüm geçen zamanda. Sonra Flower School NY’ta aldigim eğitim sırasında Counter Culture’in coffee Cupping kurslarına katildim. ‘espresso bar’ konseptini çiçek atölyesi ile birlikte tasarladım. O dönemde okuduğum bir kitap 18. yüzyılda oluşan kahve evleri konsepti hakkında detaylı bilgi içeriyordu. ‘Penny’ ismiyle ve kavramıyla o kitapta tanıştım. İkinci bir isim düşünmedim. Böylece 2012 yılında ‘Penny’ markası doğmuş oldu.

 

 

  • Etrafım bu kadar güzel,rengarenk ve farklı çiçeklerle çevriliyken merak ediyorum,nerelerden getirtiyorsunuz bu özel çiçekleri?

 

Penny’ye tüm kesme çiçekleri Hollanda, Venezuella, Ecuador ve Türkiye’nin farklı yerlerinden seçilerek geliyor ve müşterilerin nasıl bir aranjman istediği belirlendikten sonra yine içlerinde Türkiye’nin de bulunduğu çok farklı ülke pazarlarından sıra dışı vazolarla eşleştirilerek hazırlanıyor.

 

 

 

  • Tasarımlarınızı yaparken müşterilerle nasıl bir yol izliyorsunuz?

 

Tasarımların müşterinin tercih ve tarzını yansıtması gerektiği bilinciyle yola çıkan Penny’de aranje edilen tüm tasarımlar hem müşteriyi dinleyerek yaratılabiliyor hem de daha önce tasarlanmış aranjmanlar arasından secim yapılabiliyor.

 

 

 

  • Peki,bizlere çiçek tasarımında birkaç ip ucu verecek olursanız…

 

Çiçeklerin uzun omurlu olması, tazeliğini koruyabilmesi için alındıkları noktadan atölyeye gelene kadar ki bakımları ve bize ulaştıktan sonraki kesim ve bakim teknikleri kritik önem taşıyor. Çiçekler için kullanılan su ve vitaminden çiçeklerin muhafaza edildikleri serinlik derecesine kadar tüm süreçler çiçeğin ömründe ve dolayısıyla tazelik ve güzelliğinde büyük önem taşıyor. Tasarım açısından ise gideceği mekan veya ortamdaki prezansı önemli. Tasarımların sadece belli bir tarzı yansıtması değil, göndericisinin veya alıcısının tarzını ve tercihlerini yansıtması da çok büyük hassasiyetle yönettiğimiz bir konu.Gönderilen çiçek tasarımı gittiği adresin bir parçası olmalı. Bazen tek başına öne çıkarken, bazen de ortamdaki dengeyi yakalayabilmesi önemli. Bunu başarabilmenin en kritik noktası müşterilerimizi dinlemek. Biz Penny’de tasarımda kullanılan çiçeklerimizi bu bilinçle seçiyor ve aranje ediyoruz.

 

 

  • Sizce Türkiye’de çiçek pazarı  geçtiğimiz yıllara nazaran günümüzde nasıl bir yerde ?

 

1950‘lerde global çiçek pazarının büyüklüğü 3 milyar ABD dolarından 1990‘larda yılda %6-7 büyüme oranlarıyla bugün 100 milyar ABD dolarının üzerine çıktı. Ekonomik daralmalarla hızı kesilse de bu dönemleri takip eden süreçlerde kendi hızını yakalayan kesme çiçek sektöründeki büyüme potansiyeli yuksek. Özellikle büyük şehirlerde kesme çiçek sektörünün son birkaç yıldır hızla geliştiğini görebiliyoruz. Bu global gelişim hem sektöre olan ilgiyi, hem de çiçek tasarımındaki çeşitliliği besliyor. Benzer istatistikler Türkiye için derlenen doneler değiller ancak Türkiye’de bu gelişim ve süreçlerin yansımalarını yaşıyor ve yaşatıyor.

Benim kişisel gözlemlerim ise şöyle; çiçek almak bizim kültürümüzde özel bir sebep gerektiriyor. Oysaki bir parçası olduğumuz Avrupa kültüründe çiçek günlük hayatin içinde var. İşinden çıkıp evine giderken insanlar yollarını değiştirip evlerine çiçek alıyorlar. Kollarında veya çantalarında çiçek buketleriyle yolda yürüyen birçok kişi dikkatimi çekiyor. Veya birçok evin ve ofisin düzenli çiçek siparişleri var. Bizim için bu düzen eğer ailelerimizden gelmişse devam ediyor yaşatılıyor, ama gelmemişse çoğu zaman ihtiyacını duymuyoruz bile. Benim dileğim çiçeklere günlük hayatımızda özel günler haricinde de yer açmak. Bazen bunu Penny gibi profesyonel çiçek evlerinden almak, bazen atölye çalışmalarıyla tasarlamayı öğrenmek, bazen de adetle, demetle tasarlanmadan alarak yaşadığımız ortamlara veya hayatlarımızdaki insanlara götürmek, göndermek.

Penny Blooms&Beans de bu üç yaklaşımı ayrı ayrı çalıştık, farklı zevk ve tarzlara hitap edebilecek tasarımlar yarattık ve bunları çeşitlendirdik. Elde gidecek ufak bir buket çiçek veya toplantı odasına hayat verecek büyük ve yuksek bir tasarım ya da çalışma masanızda alışılmamış bir vazoya tasarlanmış bir çiçek Penny’de her zaman bulabilirsiniz.

 

  • Workshoplar hakkında bilgi alabilir miyiz? Ne zamanda bir gerçekleşiyor ve elbette  ne kadar sürüyor?

 

Penny’de müşterilerimiz/misafirlerimiz tek veya grup olarak beğendikleri aranjmanları yapmayı öğrenmek için her ay farklı bir çiçekle ve o aya ait yılbaşı, sevgililer günü, anneler günü gibi bir tema varsa o temaya ağırlık verecek şekilde düzenlenen atölye çalışmalarına katılabiliyorlar. Bunun yanında kendi merak ettikleri konu ve temaları çalışabilecekleri özel dersler de talep edebiliyorlar. Bu çalışmalar genellikle 2 saate yakin sürüyor ve sonucunda her workshop katılımcısı ismine düzenlenmiş bir sertifika almaya hak kazanıyor.

 

  • Hazır yeni yıla sayılı günler kalmışken ,nasıl bir tasarım hazırlardınız bizim için?Hangi çiçekleri seçer,hangi detayları ön plana çıkarırdınız?

 

Yılbaşı için bir yemek masası düzenlerdik ve hoş geldiniz mesajını konuklarınıza daha kapınızdan girmeden verebileceğiniz bir çelenk tasarlardık.Hatta gelin beraber hazırlayalım…

Farklı büyüklükte cam vazolara yerleştirilmiş şekilde masa çiçeklerinde; suya taneleri atılmış olarak ve vazoda dal olarak rose hip, kırmızı/bordo renkli ranunculus ve dianthus yer alıyor.

Kapı çelenginde kurutulmuş ince dallardan bir araya getirilen çelenk üzerine ufak sarı kabaklar, kurutulmuş lotus flower, juniper berries, puple jalapeno pepper, kurutulmuş yabani çeriler, pamuk, kurutulmuş nelumbo, kurutulmuş equisetum, berberis aquifolium ve başaklar yer alıyor.

 

  • Kis donemindeki projelerinizden bahseder misiniz?

 

Kasım ayında New York’ta Lewis Miller ile birlikte LMD NY(Lewis Miller Design) projelerinde yer aldım. 10 günlük yoğun bir seyahat programında öncelikle Brooklyn Museum’da ….. kişilik bir Bat Mitzvah düzenledik. Ardindan St. Regis’ta xyz kisilik ve The Pierre NY’ta …..  kişilik 2 ayri düğün olmak üzere toplam 3 organizasyon aranje ettik. Aralık ayında özel bir firmanın düzenlediği Four Seasons Bosphorus’ta bir yılbaşı fuarına katılıyoruz. Penny Atölye’de de olduğu gibi Penny ve Bizcotti markaları olarak birlikte yılbaşı tasarımlarımızı, kapı çelenklerimizi, ağaç ve sofra düzenlemelerimizi ve yılbaşı hediye alternatiflerimizi paylaşacağımız bu fuarda tercih eden müşterilerimiz tek veya toplu olarak yılbaşı siparişlerini verebilir ve istenilen günde istenilen adreslere teslimlerini talep edebilirler.

Ocak-Şubat 2014’te ise yine Flower School NY ve LMD NY ile büyük çaplı organizasyonlar için yeni iş birlikleri planladık. Bu organizasyonların en heyecanlı kısmı bazen yarattığınız ortamlarda kış ayında bir bahar havası estirebiliyorsunuz, bazen şehrin ortasında tropik bir kumsal yaratabiliyorsunuz, bazen en ciddi ve sessiz müze ortamlarında en eğlenceli çocuk oyunlarıyla düzenlenmiş atmosferler yaratabiliyorsunuz… Kısacası masalsı projeleri hayata geçirebiliyorsunuz. Olanaklar ve tarzlardaki farklar sebebiyle uzaklıkları göze alıp gelen bu tur işbirliği tekliflerini mümkün olduğu kadar değerlendirmeye çalışıyorum. İlhamınızı ve dolayısıyla hayal gücünüzü canlı tuttuğunuz kadar yaratabilirsiniz… Ben de bunu Penny’de birlikte çalıştığım tüm ekibimiz için on planda tutacak fırsatları yaratmaya özen gösteriyorum.

 

  • Ve son olarak ‘motto’nuz…

...doğanın güzelliğini vurgular…

Penny doğa sayesinde var olduğunun bilincinde, doğaya saygı duyan ve bu saygıdan ödün vermeyecek bir marka olarak kuruldu. Tasarımlarımızın doğanın mevcut güzelliğini ancak vurgulayabilecek nitelikte olduğunun farkındayız…

 

Meral Uyanık

dfot

Bu ay ajandamız yoğun; yıl bitmeden tamamlanması gereken işler, geçen yılın değerlendirilmesi, gelecek yılın planlaması ve tabii yeni yıl kutlamaları. Kafalar dolu, kalpler telaşlı kısacası. Koca bir yıl bitti  diye üzülsek mi sevinsek mi bilemiyor halde bulabiliriz kendimizi; gelgitler yaşanması da çok olası üstelik.

 

Hal böyle olunca derginin ekseni de normal olarak bu konular üzerine oturdu. Uzmanlara sorduk sektörleri ile ilgili 2013 değerlendirmelerini, 2014 beklentilerini ve gelecek yıl gündemimizde olacak trendleri. Önümüzdeki yıl tasarım ve dekorasyon dünyası nelere odaklanacak, hangi kavramlar öne çıkarken hangileri biraz daha arka planda kalacak sizler için ipuçları hazırladık. Umarız memnun kalırsınız.

 

Aynı şekilde yılbaşı kutlamalarına yer vermek  istedik dünyanın dört bir yanından farklı kültür ve geleneklerden. Bizlere ilham versin diye biraz da yılbaşı temaları ile ilgili çeşitli görüş ve önerileri topladık tasarım dünyasının profesyonellerinden. Her biri kendi tarzlarından ve pencerelerinden içten paylaşımlarda bulundular. Siz de düşünün istedik bu bahaneyle “sizin yılbaşı temanız hangisi” diye; bakalım hangi tarzı kendinize daha yakın hissedeceksiniz. Tüm bu değerlendirmelerden, sektördeki gelişmelerden benim yorumladığım şu; 2014 ruhlarımız kadar karma bir yıl olacak; bir yandan neon renkler; göz alıcı tasarımlar, çılgınlık hatta zaman zaman aşırıya kaçabilecek iddia öne çıkarken, bir yandan da sadelikte yakalanan  bir mükemmellik, doğal detaylarda öne çıkan bir zarafet, işçilik ve materyalde değer bulan mutlak bir kalite arayışı tüm sektöre yön verecek.

 

Ayla ilgili kişisel notum ise net: hayat tam gaz devam edecek elbette ancak her ne olursa olsun yoğunluğum bu ay her fırsatta o ya da bu şekilde küçük kutlama fırsatları yaratmalıyım kendime, kimi zaman bireysel kimi zaman kollektif. Sizin bu ay için bireysel notunuz ne? Düşünmenin tam zamanı bence.

 

Sevgiler…

Evrim Yenier Bulut