İlham ve Dekorasyon
Bu ay blogger Emel Sevren Pınar hanımın huzurlu, ferah ve doğal evinden görüntülerle beraber, kendi anlattığı tarzı ve dekorasyonda öncelikleri ile ilgili detayları paylaşacağım sizlerle. Yaratıcı fikirleri ve birbirinden güzel fotoğraf çekimleri ile takip edebileceğiniz adresi ise;
Evinizin konumu, büyüklüğü ve planıyla ilgili birkaç ipucu verebilir misiniz?
Ev Çekmeköyde, site içinde 129 m2, 3 oda+1 salondan oluşan daire. 2006 yılında, tarifiği ve gürültüsünden bunaldığımız Bakırköy’den taşınarak, bu evi satın aldık. Esas amacımız, Alp’in çocukluğunu doyasıya yaşayabileceği bir evdi ve bu evi görür görmez çok beğendik. Geniş yeşil alanları, kuşla, böcekle, kediyle, köpekle haşır-neşir olsun, bisikletten düşsün, çamurlara yatsın, ağaçlara tırmanarak büyüsün istedik. Mahalle arkadaşlıkları kursun, beraber büyüdüğü arkadaşları, yaşıtları olsun istedik ve çok şükür istediğimiz oldu.
Dekorasyonda tarzınız, ağırlıklı kullanılan renk, materyal ve aksesuar seçimleriniz neler?
Dekorasyonda, yalın, sade, beyaz-açık tonlarda seçimler yapmaya özen gösteriyorum. Daha çok iskandinav ve birazda ingiliz country tarzı evlerden esinleniyorum. Eski-kullanılmış-yaşanmışlığı olan eşyalara karşı son zamanlarda çok ilgiliyim. Eskiden kullanılan ne varsa, galvenizler, kovalar, alüminyum çaydanlıklar, emaye tabaklar, tahtalar, topluyorum. Mutfakta açık raf seviyorum. Mutlaka taze çiçekler evimin her yerinde olsun istiyorum. Küçük bir balkonumuz var ve orada, zeytin, incir, kumkat, çam, bir sürü çiçek ve ağaç yetiştiriyoruz. Çiçeksiz bir ev, bir sehpa düşünemiyorum. Doğa benim ilham kaynağım. Bir yaprak, bir dal bile, evin 4 farklı köşesinde farklı konumlarda kendine yer bulabilir. Özellikle H&M home, zara home, mudo ve ikea dan alışveriş yapmayı seviyorum.
Ev yaşamında önceliklerinizi öğrenebilir miyiz?
Öncelikli ailem. Oğlum ve eşim benim için birer armağan ve onların öncelikle bu yuvada mutlu ve huzur içinde olmalarını çok önemsiyorum. Evde beraber vakit geçirmekten çok büyük keyif alıyoruz. İzin ve tatil günlerimizde, herkes farklı odalarda, kendi alanında keyif aldığı şeylerle uğraşıyor olsa bile, yemek ve sohbet anlarımızda hep birlikte masanın etrafında olmak en büyük zenginliğimiz. Haftasonu kahvaltılarımız tören şeklinde neredeyse. Mutfaktan mutlaka kek, krep, ekmek kokuları yükselir, kokuyu duyan, önce mutfağa gelir. Mutfak radyomuzda mutlaka, sakin ve huzur veren müzikler çalar. Bazen eski Türk sanat müzikleri, bazen klasik müzik.
Evin daha çok vakit geçirdiğiniz bölümleri nelerdir?
Bu ev hiç bir şekilde misafirler için planlanmadı. Her köşesinde istediğimiz gibi vakit geçirebiliyoruz. Daha çok salondayız. 2012 yılından beri dekorasyon ve basit tarifler verdiğim bir blog yazıyorum. Bloğum için, (www.inspirationsathome.blogspot.com.tr) fotoğraf çekmek, değişik tarifler denemek için çalışma odasını ve mutfağı çok kullanırım. Alp genelde, salonda futbol oynar, babası ile TV seyrederler, akşam yemekleri salon masasında yenir, haftaiçi yoğun iş ve okul trafiği nedeni ile genelde mutfakta yer içeriz.
Çoğu zaman, bloğumu ziyaret edenler, gördükleri fotoğraflar nedeni ile “bu evde çocuk yok mu, nasıl bu kadar temiz kalabiliyor” diye soruyorlar. Nizam ve intizamı seviyoruz. Bu evde kimse kimsenin arkasını toplamıyor. Herkes kendine düşen görevi yerine getirdiği içinde, ev genelde, temiz ve düzenli. Hafta içi tam zamanlı çalıştığım için, genelde ev temizliğimi, yemeklerimi, blog için fotoğraf çekimlerimi haftasonu yaparım. Hafta içi geç geldiğimiz için, sadece dinlenmek ve yemek yemek için vakit kalıyor zira.
Kısaca ev bizim mabedimiz, dışarıda ne olursa olsun, kapıdan girdikten sonra başka bir hayata başlıyoruz bu evde.