Bast Stil / Bir tutku, özgürlük simgesi HARLEY DAVIDSON…
Harley Owners Group adı altında her kesimden biraraya gelen insanlar için Harley Davidson markası motosikletlere sahip olmak tutkulu bir bağlılık haline gelmiş. Markanın adı altında birleşen kullanıcılar, kendilerini ifade etmekle birlikte özgürlük hissini de had safhada yaşadıklarını söylüyorlar. Neredeyse 112 yıldan beri süregelen bir markanın kullanıcıları nasıl bu kadar sadık olabiliyor sorusunu kendime sorduğumda, ilk iş olarak Harley Davidson’ın tasarım hikayesini yerinde öğrenmeye karar verdim. Milwaukee deki Harley Davidson müzesini ziyaret ederek, kuruluşundan bu yana yapılan motorların orijinallerini, markanın gelişme hikayesiyle beraber izledim.
Hikaye 1901 yılında Amerika’nın Milwaukee, Wiskonsin kasabasında başlıyor. Genç bir girişimci olan William Harley, henüz yirmibir yaşındayken sıradan bisikletlere takılabilmesi için tasarladığı motoru, çocukluk arkadaşı Arthur Davidson’a gösterir. İki yıllık bir çalışmanın ardından bu yeni motorun tasarımını geliştirerek 1903 de ilk motor tamamlanır ve 5 metrekarelik bir garajda Harley Davidson Company hayata geçirilir. İlk motorlarının yeterince güçlü olmadığının farkında olan ikili, daha da güçlü motorlar yapmanın çabasıyla Serial number 1 adındaki ilk motorsikletlerini üretirler. Chicago’da açılan ilk satış mağazasının ardından 1905 de yapılan motorsiklet yarışında birinci olan Harley Davidson, aldığı zaferle adını marka olarak duyurmaya başlar. Polis teşkilatı da olmak üzere pekçok müşterisi olan firmanın kurumsallaşma simgesi olarak Bar and Shield logosu 1910 yılında doğar. 1911 yılında ise Harley Davidson’ların en büyük özelliği olan o meşhur motor sesinin kaynağını oluşturan V-Twin modeli satışa çıkar ve büyük başarı kazanır. Harley Davidson daha sonraları bu motor sesinin dahi patentini alarak markalaşmadaki yerini sağlamlaştırır, kopya edilmesini önler. 1913 yılında ise Harley Davidson’ın sloganı, önemli bir parça değişimi olmadan 100.000 mil olduğunda, dayanıksız tüketim malı olarak bakılan motorlara ön yargının kırılmasını sağlar.
- dünya savaşında orduya büyük ölçüde satışlar yapan firma 2. dünya savaşı sırasında BMW ve Japon üreticilerle rekabette zorlanır, istifanın eşiğine kadar gelir. Ancak 1983 yılında Amerikan mallarının pazardaki yerini koruması için ve ABD ye ithal edilen 700 cc tüm motorlara Ronald Regan’ın % 45 lik gümrük vergisi koyması ile Harley Davidson yeniden şaha kalkar. Firma, üretim stratejisi olarak pahalı olabilecek parçaları yutdışından almasına rağmen, tasarımından ödün vermez ve klasik çizgisine bağlı kalarak radikal bir pazarlamayı tercih eder. Harley Davidson, yükselen ve bir dönem inişe geçen üretimi sonrasında marka değerini tekrar yükseltmesi ve markasının etrafında bir müşteri topluluğu yaratma becerisi konusunda da büyük başarı gösterir. Harley Davidson’ın bugünki varlığının hikayesi, aslında tüm zorluklara rağmen markasını yönetebilme kararlılığının hikayesidir. Milwaukee’deki müzede 7 Eylüle kadar sürecek olan sergide Arthur Davidson’ın torunu olan tasarım şefi Willie G. Davidson’a ait tasarımları da görmek mümkün.
Her 5 senede bir yapılan kutlamalarda, HOG (Harley Owners Group) çatısı altında Harley Davidson kullanıcıları bir araya gelerek, ailenin bir parçası olmaktan gurur duyarlar. Bu kutlamaların en büyüğü olan 95. yıl kutlamalarına kayıt yaptıran 50.000 Harley’ci olmasına rağmen, o gün 125.000 Harley’ci şirketin Eve Dön sloganı ile biraraya gelerek markanın ne kadar büyük bir aile olduğunu herkese göstermişlerdir. Neticede motorlu araçlara duyulan tutku ayrıdır ama Harley Davidson’a duyulan tutku daha farklı ve köklüdür. O, bir efsane ve özgürlük simgesi olmaya devam edecektir.
Seçil Mutlu